28 Eylül 2007 Cuma



Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan röportajında "Türk çizerleri tembel" diyerek bir tartışmaya yol açan Tayyar Özkan kendisine gelen tepkiler üzerine MİZAHHABER'e bir açıklama yolladı.

Aşağıda bu açıklamayı yayınlıyoruz.


TAYYAR ÖZKAN'IN
AÇIKLAMASI

Merhaba. Söyleşimden dolayı bir takım tepkilerin geleceğini tahmin ediyordum.. Ama henüz bunlar doğru yerlerden gelmiş değil. Dahası söylediğim sözlerin asıl hedefi kendi alanıma daha yakın hissettiğim kişiler yani çizerlerdi. O da kendimi bir karikatürcüden çok çizgi öykücü (bande-desine-yada comic strip) ve hatta cizgi romancı görmemden dolayı bu tarzdaki yada olmaya çalışanlara yönelikti. Nedense buna şu ana dek karikaturculer alındılar.. Ya da kendini karikatür yarismalariyla sınırlayan çizerler. Belki beni kendilerinden gördükleri için.. Oysa ki bu pek benim alanıma girmez.. Yani yarışmadan yarışmaya çizmek bana gore profesyonel anlamda o işi yapıyorsunuz anlamına gelmez.. hele ki o sizin yasam tarzınız hiç değildir.. her an onunla yaşamayıp soluk almadığınız sürece çizerliginiz hobi olarak kalır.. Başka işlerle ugraşır duruma düşersiniz ki o vakit bence o gerçek çizerlik değildir. Bir cizer günde en az 8 saat cizmelidir! Geri kalan zamanında da ona göre yaşayıp sorgulamalıdır hayatını.. Velhasil bu sevda oyle yarışmadan yarışmaya çizmekle, ya da günde bir bant üretmekle, yada haftada bir iki sayfa çizmekle beslenmez, gelişmez. İste tembellik burdadır..

Türkiyede karikatür derneklerinin olması, çok mizah dergilerinin çıkması cizerleri calışkan kılmaya yetmiyor.. Ve bu da hic bu anlama gelmiyor! Ben sonuçta her bir bireyin ürettigi işe bakarım.. Ve bunu da Türkiyede çok yetersiz gördöğümü söyledim. Tabii ki bu da kişisel bir seçim. Herkes böyle olmak zorunda değil, ama böylesi yoğun tempoda yıllardır çalışmamın karşılığında bir takım şeyleri söylemeye hakkım olduğunu sanıyorum.. İsteyen üzerine alınır yada alınmaz ama bu aslında ülkenin de genel sorunudur.. Birçok alanda olduğu gibi. Dünya çizgi piyasasındaki yoğun tempodan uzakda Türkiye. Zira o arenada cok büyük bir rekabet ve üretim var.. Gece gündüz çalışma var.. Ve ortaya çıkan ABD'den gördüğüm gözlükle baktığım söylenebilir.. ama o gözlük her çizerin cok çalışması gerektigini söylüyorsa neden yanlış gösteriyor olsun?

Tekrar altını çizeyim; ortaya attığım iddia daha çok çizgi öykü ve romancılarınadır.. Karikatülercülere hele yarışma karikatürcülerine değil.. Onlar zaten bu alann çoktan dışındalar.. Yarışmadan yarışmaya çizerek çizer olunmaz.. Ödül alsalarda! Bu iş çok yoğun bir emek ister, bir isci, bir köylü ya da bir iş adamı gibi calışmak ister.. Bir müzisyen, bir sporcu gibi konsantre, bir yazar gibi bilgi bir ressam gibi estetik zevki ister.. Bunlar eksikse o çizer benim gözümde yetersiz ve tembeldir!.. Teşekkürler, saygılar.

Tayyar Özkan


MİZAHHABER'İN NOTU: Tayyar Özkan söylediklerinin karikatürcülerden çok çizgi romancıları, çizgi bant çizerlerini ilgilendirdiğini söylüyor. Özellikle de sadece yarışmalara katılan çizerleri hiç kastetmediğini belirtiyor. Ancak uzun yıllardır ABD'de kaldığı için belli ki bu ülkenin "acı" gerçeklerinden kopmuş. O yüzden bizce söylediklerini daha fazla tartışmaya, ya da uzatmaya gerek yok. Gerçekten de ona yanıt veren Ergin Gülen, yanıtında öylesine "çuvalladı" ki , bir çuval inciri berbat etti deyim yerindeyse. Biz pek de anlamlı olmayan bu tartışmayı bu açıklamayla burada noktalıyoruz. Bu arada başka bir noktaya değineceğiz şimdi.. Sn.Özkan'ın yolladığı mektubu da satır satır elden geçirip, Türkçesini baştan aşağı düzelterek yayınlayabildik. Hadi o yıllardır ABD'de yaşıyor, Türkçesi epeyce zayıflamış peki bu ülkede yaşayan çizerlerimize ne demeli?..

Arkadaşlar,bir kaç tekrar ettik; MİZAHHABER olarak diline de, çizgisi kadar önem veren bir bloguz. Yollanan mektupları aynen kopyalayıp da yayınlamak bize göre değil. Yolladığınız mektupları yayınlarken resmen deli pösteki sayar gibi sözcük-sözcük elden geçiriyoruz. Çünkü baştan aşağı bozuk bir Türkçeyle geliyor. Gerektiği yerde büyük harf kullanan kalmadı. Cümleye bile büyük harfle başlamıyor çizer arkadaşlar. Sorun sadece "Türkçe karakter" sorunu "Ü-O-Ö-İ-İ-G-Ğ" gibi harflerin yazımından kaynaklanan bir sorun değil, görünen o ki çizerlerimiz baştan aşağı yazı dilini unutma yolunda. Oysa çizgiye verdiğimiz değer kadar önemlidir insanın ana dili. Biraz da bu yüzden yazdıklarında "ne demek istediğini ifade edemeyen" insanların sayısı giderek artıyor. Bu vesileyle değinmek istedik, n'olur şu dilimize de biraz özen göstermeye çalışalım, yeri gelmişken gözden kaçan bu önemli noktaya dikkat çekmek istedik sadece...