31 Mayıs 2008 Cumartesi
Ülkede "muhalif" olan herkesin korkunç bir baskı altına alındığı, muhalif olan herkesin "dinlendiği" bir dönemde dinlene dinlene DİN'leniyoruz malumunuz!... İçimiz dışımız DİN anlayacağınız!.. İşte bizi DİN'leyenlerden biri olan bir bakan da dini gene bir güzel siyasete alet etti geçende.
Adam sözde Dışişleri bakanı ama AKP'nin bütün bakanları gibi o da aslında "DİN İŞLERİ BAKANI"... Zaman zaman saklamaya çalışsalar, takiye üstüne takiye yapsalar da, özellikle yurt dışına gittiklerinde bu adamların zembereği boşalıyor ve içlerindeki kini döküyorlar ortalığa. Bunların kini Mustafa Kemal'in "laik" 1923 Cumhuriyetinedir. Dinişleri Bakanı Babacan da gene böyle bir yurt dışı dolaşmasında "Türkiye'de müslüman çoğunluk da dini özgürlükler konusunda sorunlar yaşıyor" dedi malumunuz. Aslında müslümanlığı en ağır şekilde yaşayan bir halka ağır bir hakarettir bu. Çünkü tam tersine bu halk dinin siyasete alet edilmesi nedeniyle AKP döneminde en ağır "din baskısı"nı yaşamaktadır. Yani asıl yaşanan zorla dindar olma baskısıdır. Durum tam tersiyken böyle laf etmek kara gözlüklü birinin yanındakilere yakışır elbet. Bunlar bu tür lafları yıllardır ediyorlar.
Oysa bu ülkede asıl baskı dinini orta yerde, gözümüzün içine sokarak yaşamak istemeyen, çağdaş insanlaradır. Ülkenin dağının taşının cami olduğu, beş vakit namazın bangır bangır okunduğu, kadınların yüzde 70'inin başının kapandığı, anaokullarına kadar türbanın indiği, tarikatçı olmayanın adam sayılmadığı, Ramazanda oruç tutmayanın dayak yeyip hatta öldürüldüğü bir ülkede sen hangi sorundan bahsediyorsun derler adama... Kastettiğin türbansa o da sizin beceriksizliğinizdir kardeşim. Ülkeyi dümdüz eden bir iktidara sahipsiniz, her şey elinizde, muhalefetin m'si bile yok ama o "sorun"u da halledemediniz kendinizce!!!!
Sorun olarak insan şunu anlıyor bu laftan sonra; ülkedeki "şeriat" onlar için demek ki hala yeterli düzeyde değil, daha fazlasını istiyorlar bu faşizan dinci yönetimin... Ey uyuyan koca bir halk, ülke zangır zangır dinlenirken, herkesin bir tarafına dinleme aleti takılırken, sen de uyan artık şu aymazlık uykundan be kardeşim...Bu laflar sana hakarettir. Dinlene dinlene, sesini tamamen mi kaybettin yoksa?..
Yakup Yazıcı
30 Mayıs 2008 Cuma
29 Mayıs 2008 Perşembe
Anadolu Üniversitesi’nin 50. yılı etkinliklerinden biri daha Eğitim Karikatürleri Müzesi’nde gerçekleştirildi. “Kutlama” konulu uluslararası karikatür sergisi 28 Mayıs Çarşamba günü Saat: 17.30 yapılan bir kokteylle Eskişehirli sanatseverlerin görüşüne açıldı. Sergide Semih Poroy, Kamil Masaracı, Tan Oral, Ercan Akyol ve daha başka tanınmış Türk karikatürcülerin yanında 29 ayrı ülkenin sanatçılarının da eserleri var.
Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fevzi SÜRMELİ açılış konuşmasında 50. yıl etkinliklerinin çeşitli birimler tarafından yoğunlukla sürdürüldüğünü belirttikten sonra diğer sanat etkinliklerinin yanında karikatür sanatına da ilgi gösterdiklerini söyledi. “Karikatür sanatçılarının üniversitemizin kuruluşunun 50. yılını böylesine bir sergi ile kutlamaları bizi çok memnun etmiştir. Sergiye Çin’den Makedonya’ya, Özbekistan’dan Brezilya’ya 29 ayrı ülkenin sanatçıları eserlerini gönderdi. Eskişehirli karikatürcüler de her zaman olduğu gibi ilgilerini esirgemediler. Bu eserler sergilendikten sonra müzenin arşivine alınacaktır. Hepsi sanatçılar tarafından müzemize bağışlanmıştır. Katılanlara teşekkür ediyorum” dedi. “Gülerek, mutlu ve başarılı nice 50 yıllara” sloganıyla gerçekleştirilen sergiye katılanlara teşekkür belgesi de veren Sürmeli’ye Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Zühtü Atlan, Prof. Dr. Nezih Varcan, Prof. Dr. Atila Barkana da eşlik etti.
Açılışta İstanbul’dan Tan Oral, Ankara’dan Sait Munzur, Bursa’dan Mehmet Kahraman, Eskişehir’den Atila Özer, Sertaç Ürer, Beytullah Heper, Pertev Ertün, Cengiz Çalış, Atilla Yakşi ve Erol Büyükmeriç Prof. Dr. Sürmeli’den teşekkür belgelerini aldılar. Sergi 27 Haziran’a kadar gezilebilecek.
Şeker Portakalı Eğitim Kooperatifi'nin Ankara'da 1 Haziran Pazar günü düzenlediği Kitap Şenliğinde ÇİZGİ ROMAN OKURLARI PLATFORMU (ÇROP)'nun "Çizgi Roman Okuma Standı" da kurulacak. Çocuklara çizgi roman okutmayı amaçlayan etkinlik 1 Haziran 2008 Pazar günü Ankara Bilkent'te yapılacak. Çizgi Roman Okurları Paltformu ÇROP, Şeker Portakalı Eğitim Kooperatifi gibi idealist bir grupla işbirliği yapmaktan dolayı mutlu olduğunu iletiyor bize yolladığı haberde. Çizgi romanın yanı sıra karikatür çalışmalarının, karikatür üzerine söyleşilerin de yapılacağı Çocuk Kitapları şenliğine çocuk kitapları resimleyen çizerler de katılacaklar...
ETKİNLİK YERİ: İlk Yerleşim Mah. 10.Cadde No:24 BATIKENT TOPLUM MERKEZİ BATIKENT/ ANKARA TEL: 312 354 87 92 FAX: 312 354 87 92
e-mail:sekerportakalikoop@hotmail.com
ÇOCUK KİTAPLARI ŞENLİĞİ PROGRAMI: 10.00 Açılış
11.00 Çocuklarla Grup Oyunları ve çocuk edebiyatı drama çalışması
12.00 Çocuk Edebiyatı Yazar Söyleşisi
13.00 Kağıt Katlama Tekniği İle Öykü Oluşturmak
14.00 Görsel sunum (salon’da yaptığımız etkinliklerle ilgili)
15.00 Yazar , Çocuk Kitapları Çizerleri ve Karikatür Söyleşisi
16.00 Çocuklarla Grup Oyunları ve çocuk edebiyatı drama çalışması
17.00 Çocuklara Serbest Kürsü
19.00 Kapanış
28 Mayıs 2008 Çarşamba
Ercan Akyol'un 28 Mayıs 2008'de Milliyet'te yayınlanan karikatürü...
27 Mayıs 2008 Salı
Musa Kart'ın 27 Mayıs 2008'de Cumhuriyet'te yayınlanan karikatürü...
26 Mayıs 2008 Pazartesi
Ercan Akyol'un 25 Mayıs 2008'de Milliyet'te yayınlanan karikatürü...
25 Mayıs 2008 Pazar
Değerli okurlarımız. Haftalık Yarı Resmi GASTE 5. sayısından sonra en kısa zamanda ve daha donanımlı olarak geri dönmek umuduyla yayımına ara verdi. Başlarken yeni bir derginin kısa zamanda okuyucusuyla buluşabilmesinin zor olacağını biliyorduk. Amacımız, 'kemikleşmiş mizah dergisi okuyucusu'na yenilerini kazandırmaktı. Farklı bir dergi yapmak için kendimizi özellikle zorlamadık, çünkü başka türlüsü zaten elimizden gelmezdi. Genellikle çok yapıcı tepkiler aldık. Bu kısa sürede yeni tecrübeler edindik, hatalarımızdan dersler çıkarmaya çalıştık, çıkarmaya devam ediyoruz.
Sermayesi emek olan küçük bir yazar-çizer gurubuyla hayaller kurmaya da devam ediyoruz. Okurlarımızla yeniden buluşmak ve onları çoğaltmak için en gerçekçi yolun 'abone sistemi' olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda sizleri bilgilendirmek isteriz; Yeni çıkan bağımsız bir dergi olarak sermayemiz emeğimizdi. Geçen beş haftada okurlarımızla bizi yaşatacak oranda buluşamadık. Bunda bizim eksiklerimizin yanında hedef okuyucumuzun mizah dergisi alma alışkanlığının olmaması da etkili oldu. Ama bu zorunlu arayı vermemizin en büyük nedeni dağıtım şirketinin çok fazla kendi kazancına odaklanmasıydı. Bunun yanında Migros, D & R gibi özel satış noktalarının, satış için ortalama 1500 euro hava parası istemeleri, bizim buralardaki muhtemel okuyucularımıza ulaşmamızı engelledi.
Bütün bu engelleri 'abonelik sistemi'yle aşabileceğimizi umuyoruz. Onun için dergimizin yaşamasına ve kalıcı olmasına katkıda bulunmak isteyen değerli okurlarımız abone olmayı istiyorlarsa, ön destek olarak "emreulas1@gmail.com" adresine lütfen 'abone olmak istiyorum' başlıklı mail atsınlar. Bu arada biz de çeşitli sivil toplum örgütleri, sendikalar, üniversitelerden destek bulmaya çalışacağız. Abone olmak isteyen okurlarımız dergimizin en az bir yıl çıkmasını sağlayacak sayıya ulaşınca sizlerle haberleşerek aboneliğinizi gerçekleştireceğiz.
Haftalık Yarı Resmi GASTE
MİZAHHABER'e New York'tan katkılarda bulunan Gülek Kandıralı bu illustrasyonuyla birlikte bize yeni açtığı blogunun haberini de iletmiş... Affına sığınarak söyleyelim, bu illustrasyonda silaha "mermi" yerine sürülen "ekmek" sanırız biraz karambole gitmiş, ekmek olduğu ilk bakışta algılanamıyor, belki küçük bir oynama yapılabilir.
Gülek Kandıralı'nın blog adresi şöyle: www.gulekk.blogspot.com
23 Mayıs 2008 Cuma
BEYİN AMELİYATI
Türk karikatürünün ve çizgi romanının büyük ustalarından İsmail Gülgeç, 20 Mayıs'ta İstanbul'da bir beyin tümörü ameliyatı geçirdi. Bir süredir Çanakkale'de yaşayan İsmail Gülgeç çeşitli sağlık sorunlarıyla epeyce bir zamandır boğuşuyor. 61 yaşındaki İsmail Gülgeç yakın bir zaman önce de göz ameliyatı geçirmişti. Her zaman büyük bir direncin adamı olmuş, Türk karikatürünün ve çizgi romanının bu güçlü kalemine MİZAHHABER olarak çok geçmiş olsun diyor, sağlığına yeniden kavuşacağı, çizgiyle dolu nice güzel günler diliyoruz...
İsmail Gülgeç son yıllarda daha çok çizgi roman kitapları üretmekle uğraşıyor.
kuruluşunun 50. yıldönümünde
“KUTLAMA” konulu uluslararası
Bu nedenle üniversitenin değişik birimleri tarafından yıl boyunca öncekilerden daha farklı bilimsel, kültürel ve sanatsal etkinliklerin yapılması kararlaştırılmıştır. Anadolu Üniversitesi Karikatür Sanatını Araştırma ve Uygulama Merkezi de bu anlamda “kutlama” konulu uluslararası bir karikatür sergisi düzenler. Bu uluslararası sergi, aynı zamanda Karikatür Sanatını Araştırma ve Uygulama Merkezi’nce daha önce 2000 ve 2004 yıllarında dört yıl arayla düzenlenen sergilerin devamı olarak gelenekselleşen üçüncü sergidir. Çeşitli ülkelerden 100 sanatçıya sergiye katılmaları için özel duyuru yapılır. Davet edilenlerin çoğunluğu bu çağrıya yanıt verir; sonunda her türlü kutlamayı ele alan bir karikatür koleksiyonu ortaya çıkar.
--------------------------------------------------------------------
Zafer Temoçin'in 23 Mayıs 2008 tarihinde Cumhuriyet'te yayınlanan karikatürü...
Kamil Masaracı'nın 23 Mayıs 2008 tarihinde Cumhuriyet'te yayınlanan "Kültür Çizik" adlı çizgi bantı.
Musa Kart'ın 23 Mayıs 2008 tarihinde Cumhuriyet'te yayınlanan karikatürü...
Eskişehirli karikatürcü İsmail Turan hayata oldukça erken bir yaşta, 44 yaşında veda etti. 1964 yılında Eskişehir’de doğan Turan Anadolu Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü’nden mezun olmuştu. Karikatüre lise yıllarında başladı. İlk karikatür sergisini 1982 yılında Eskişehir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde açtı. Karikatürleri Gırgır, Fırt, Limon, Çarşaf, Gına gibi mizah dergilerinde, Eskişehir’de Sakarya ve İstikbal gazetelerinde yayınlandı. Çocuk dergilerine çizgi romanlar çizdi. Çizgi filmleri TRT de yayımlandı. Çocuklara yönelik interaktif digital kitap tasarımları yaptı. Uzun süre bir yayınevinde art direktör olarak görev yaptı. 21 Mayıs 2008 tarihinde henüz 44'ündeyken dünyaya veda eden İsmail Turan'ın kederli ailesine, dostlarına ve karikatür camiasına başsağlığı diliyor kendisini sevgiyle anıyoruz...
İsmail Turan'dan bir karikatür...
--------------------------------------------------
YUSUF TEMİZ'İN ÇİZGİLERİYLE
İSMAİL TURAN
22 Mayıs 2008 Perşembe
21 Mayıs 2008 Çarşamba
Eflatun’un mizah dolu evreni, yetenek, başarı, zenginlik değil yoksulluk ve beceriksizlik karışımından oluşurdu...
Fakirliğin romantizmi vardı onun çizgilerinde. Yönetmen Vittorio De Sica'nın filmlerinde fakirliği sevdirmesi gibi bir şeyler vardı. “Milano Mucizesi” filminde açlık sınırında yaşayan aile ile ilgili şu detayı unutmak mümkün mü?.. Ateşteki süt dökülür, yaşlı kadın ve çocuk yerde yayılan sütü nehir varsayıp, neşeyle oyun oynamaya başlarlar. Sanki karınlarını doyuracakları anı değil de oynayacakları anı bekliyorlarmış gibidirler.
Fakirliğin, yoksunluğun sevgisi ve romantizmi, bir dönemin nadide çizerlerinde; Zeki Beyner, Cafer Zorlu ve Eflatun Nuri gibi çizerlerde vardır. Onlar bu duygusal mizahın samimiyetini kendi hayatlarının birebir uzantısı olan çizgilerinde yaşatırlar.
Samimi olmayan hiçbir şey yoktur ne hayatlarında, ne de çizgilerinde. Fakirliği benimserler, benimsetirler, ama onun içinde her anı şaka konusu yapmaktan çekinmeden...
Eflatun, en zayıf, en yoksunlukla dolu yönlerini mizahın tepsisi içinde sergilemekten zevk alır. Zayıflıklarıyla gurur duyar. Onu Eflatun yapan onlardır. Çizgisinin mizah ve duyguyu birleştiren karışımı onu güçlü kılacaktır nasılsa.
Bu tavır, başarı peşinde koşan, nispetçi insanların savunma mekanizmasını çökertir. En aşağı tabakadan bakarak ince ince dalga geçmenin keyfiyle doludur hep. Burnu büyük, cebi dolu, başarı düşkünü tepeden bakanların Aşil topuğuna ok atıp durur.
Eflatun’un mizah dolu evreni, yetenekle, beceri ve başarının ve zenginliğin değil yetenekle, yoksulluğun ve beceriksizliğin karışımından oluşur.
Gerçek mizahçılar hep böyledir. İngiltere’ye gider aç kalır. Bir tas çiğ pirinç yer. Sonra üzerine ağzını musluğa dayayıp su içer. Suyla karışan pirinçler, midesinde büyümeye başlar, büyür büyür büyür... Kahkahalarla anlatır bu hikayeyi Eflatun. Bir dürbünü ikiye kırarak arkadaşıyla paylaşır. Tekli dürbününü yanından hiç eksik etmez.
Onun hikayelerine, çizgilerine ya da kendisine takılan hiç kimse güç kazanamaz. Güç kaybeder. Oturacağı sandalyeyi kimin alıp nereye koyduğunu bir türlü bulamaz. Eflatun almıştır onu. Şaşkın, haylaz, romantik ve yetenekli çizer, kendi çizgilerinin bile tarif edemeyeceği komikliklerle dolu bir anı bulutuyla yolculuk eder. Hikaye anlatmakla yetinmeyen bir hikayecidir o. Bir hikaye kahramanıdır. kendi yazdığı hikayelerin kahramanı. Ne yazık ki hikaye kahramanları çok azaldı dünyamızda. Hikaye de o yüzden azaldı galiba. İnsanların hayatı giderek hikayesizleşiyor. Hikaye yaşayanlar da onları anlatmakta isteksizler.
Eflatun da gitti. Sonraki kuşaklar, tuhaf bir kararsızlıkla bakacaklar çizgilerine. Tabii ki özlemle de...
BEHİÇ AK (BİA)
(Evrensel Gazetesi / 21 Mayıs 2008)Ercan Akyol'un 21 Mayıs 2008 tarihinde Milliyet'te yayınlanan karikatürü...
Haslet Soyöz'ün 21 Mayıs 2008 tarihinde Milliyet'te yayınlanan karikatürü...
20 Mayıs 2008 Salı
Radikal gazetesinden Elif Türkölmez'in haberi de olmasa, İstiklal Caddesinin önemli bir renginin daha solduğundan haberimiz olmayacaktı şu karambol günlerde... Bu haberin mizahi bir yanı yok... Gerçekten yok mu?... Mizah da, Pala Şair kadar önemli renklerinden biri değil midir bu ülkedeki solgun ve yorgun hayatımızın?..
Rengârenk şapkası, pala bıyığı ve üzerindeki sayısız madalyasıyla tanınan Beyoğlu'nun renkli ismiydi Mustafa Yağcı... İstiklal Caddesi’nin değişmez simalarından Mustafa Yağcı, nam-ı diğer ‘Pala Şair’ geçen haftadan beri aramızda yok artık... Rengârenk şapkası, pala bıyığı ve üzerindeki sayısız madalyasıyla 16 yıldır her gün önünde durduğu Ağa Camii’nin önünde artık sadece bir fotoğrafı var. Onu sürekli Ağa Camii’nin önünde görmeye alışmış İstiklal müdavimleri bir haftadır Tokat doğumlu Yağcı’nın nerede olduğu merak ediyordu. Asmalımescit’te, gençlik yıllarından arkadaşları Pala Şair’in bir hafta önce kalp krizinden vefat ettiğini söyledi. Beyoğlu Çikolatacısı’nın önündeki milli piyangocudan simitçiye herkes Pala’nın çok hasta olduğunu, cenazesinin sessiz sedasız kaldırıldığını anlattı. En manidar cümleyse caminin önünde yıllarını onunla geçirmiş emektar kestaneciden geldi: “Pala çok yalnızdı. En büyük yoksulluk yalnızlıktır. Yoksa parasızlık ne ki?”
Yağcı, geçimini fotoğraf çektirdiği turistlerden aldığı birkaç kuruşla sağlıyordu. İkameti Asmalımescit olsa da düzenli kaldığı bir mekânı yoktu. Madalya ve rozetleri en değerli varlığıydı. Türk bayrağından zülfikâra, barış işaretinden film festivaline, İstanbul’un, Türkiye’nin tüm renklerini üzerinde taşımakla övünür, orada öylece bütün gün durmasının ülkeye kültürel bir hizmet olduğunu söylerdi. Yayımlanan tek şiir kitabıyla şair unvanını alan ‘Pala’, çok sevdiği İstiklal Caddesi’nden kaybolurken arkasında Ağa Camii önündeki fotoğraf sergisinde sergilenen son fotoğrafını bıraktı...
(Haber: Radikal Gazetesi-Elif Türkölmez-20 Mayıs 2008)
Ercan Akyol'un 20 Mayıs 2008 tarihinde Milliyet'te yayınlanan karikatürü...
Manisa’nın Yeniköy beldesinde düzenlenen Bahar Şenliğinin bu yıl sekizincisi yapıldı. Yeniköy İlköğretim Okulu’nun öncülüğünde gerçekleştirilen şenlik 18 Mayıs 2008 Pazar günü gerçekleşti. Sekiz yıl önce Yeniköy İlköğretim Okulu Müdürü Ziya Çiçek’in öncülüğünde başlatılan ve yöre halkı tarafından ilgiyle izlenen Bahar Şenliğinde sanat, kültür, müzik iç içe oluyor. Yöresel tatlar, yemekler konuklara ikram ediliyor. Piknik alanındaki şenliğe yöre halkının tamamı katılıyor. Bu yıl şenliğe ülkemizin önde gelen sanatçı, yazar, şair, karikatüristleri katıldı. 18 Mayıs 2008 Pazar günü; Muzaffer İzgü, Savaş Ünlü, Bedriye Aksakal, Şükrü Erbaş, Aydın Şimşek, Tuğrul Keskin, Ragıp Özcan, Bektaş Kılınç Yeniköylü vatandaşlarla buluşup söyleşi yaptılar, kitaplarını imzaladılar. Karikatürist Mustafa Yıldız ise bir ilki gerçekleştirip ağaçlar üzerinde karikatür sergisi açtı. Şenliğin mimarı Okul Müdürü Ziya Çiçek, başlattığımız şenliğimizin halkımız tarafından benimsenmesi sevindirici bir şey. Çevremize model olabilirsek bundan mutluluk duyacağız. Ülkemizin saygın sanatçılarını yöre halkıyla buluşturmaktan onur duyuyoruz. İzmir ve yöre insanlarını şenliğimizde görmekten mutluluk duyuyorum, diye konuştu.
----------------------------------------------------------------
"YARI RESMİ GASTE"NİN
5. SAYISI 21 MAYIS'TA
ÇIKIYOR...
Emre Ulaş'ın tek kişilik dev kadrosuyla hazırladığı haftalık Yarı Resmi GASTE'nin 5. sayısı 21 Mayıs Çarşamba günü piyasada...
Haftalık yarı resmi Gaste'nin artık bir de blogu var. Derginin blog adresi şöyle: gastemizahdergisi.blogspot.com
----------------------------------------------------------------
LATİF DEMİRCİ ÇİZİYOR
Latif Demirci'nin 20 Mayıs 2008 tarihinde Hürriyet'te yayınlanan karikatürü...
Mehmet Selçuk'un 8.Uluslararası Akdeniz Karikatür Yarışmasında özel ödül kazanan karikatürü...
19 Mayıs 2008 Pazartesi
Sefer Selvi'nin 19 Mayıs 2008'de Evrensel'de yayınlanan karikatürü...
19 Mayıs günü gelene kadar ülkedeki ve ülke dışındaki her türlü törene, geziye, açılışa, toplantıya, etkinliğe katılan, daha dün Eskişehirde stadyumda partisinin toplantısında konuşan Başbakan, iş 19 MAYIS törenlerine gelince gözündeki rahatsızlık nedeniyle törenlere katılmadı... Göze mi geldi dersiniz? Yok canım... Başta korumalar olmak üzere bütün gözler üzerinde... Başbakan RTE, örneğin, bir kavşak açılışı olsa mutlaka orda olurdu ama malum bugün 19 Mayıs... Kurtuluş savaşı mücadelesinin başlangıç tarihi ne de olsa... Böyle günlerde bazı gözler rahatsızlanır, hatta kanlanır... Çapak kaçar, toz kaçar, toprak kaçar... Göz bu, hassastır... Şu sıralar zaten malumunuz pamukçuk dönemi... Her tarafta ağaçlardan gelen pamukçuklar uçuşuyor. Başbakanın gözüne de bu pamukçuklar mı kaçtı acaba?.. Yoksa daha büyük bir şey mi?.. Örneğin bir Bandırma gemisi olabilir mi ya da baharla birlikte bu tür muhafazakar bünyelerde hepten artan özel bir "Mustafa Kemal" alerjisi... Ne dersiniz?..
Semih Poroy'un Cumhuriyet'te 19 Mayıs 2008'de yayınlanan çizgi bantı...