26 Temmuz 2009 Pazar

SEVGİLİ "HUYSUZ İHTİYAR"I YİTİRELİ 5 YIL OLDU...BIRAKTIĞI BOŞLUĞUN DOLMASI BİR YANA SON 5 YILDA MİZAHTAN DAHA DA UZAKLAŞTIK...
"SENİ ÇOK
ÖZLÜYORUZ
SEVGİLİ OĞUZ
ABİ!.."
Türk Mizahının kendini "karikatürcü" yetiştirmeye vermiş hem ender hem de en zirvedeki ustasıydı o... Sadece GIRGIR dergisiyle mizah dergiciliğimize getirdiği coşku, heyecan, hareket Türkiye'nin geldiği perişan noktada artık bir daha yaşanacak gibi değil...1972'de Gırgır dergisini çıkarmaya başladığında 36 yaşındaydı Oğuz Aral... Bir kaç yıl içinde yarattığı fırtınayla 80'li yılların sonuna dek 17 yıl süren bir rüya alemi yaşattı mizah dergiciliğine... Geceli-gündüzlü karikatür baktı... Yüzlerce esprinin çöpe gittiği bir ortamda özenle dergi hazırladı... 50 Kuşağındaki çoğu arkadaşından bu yönüyle ayrıldı... Kendinden çok yetiştirdiği çizerlere-mizahçılara yatırım yaptı. Gırgır'ın elinden alınması sonrasında yaşadığı tatsızlıklarla, bir daha aynı tadı yakalamayan ve son yıllarında Hürriyet'te yazıp-çizerek adeta geri çekilen büyük ustanın geride bıraktığı kalfaları, çırakları onun bayrağını daha yükseklere çıkaramadılar ne yazık ki... O bayrak aşağılardadır bugün... Zira hem aynı ülke yoktur ortada, hem de direkt profesyonel olmuş (!) bir kuşak vardır dergiciliğin orta yerinde artık... Çok sıkılmıştı gitmeden önce... Ülkenin berbat hali de, mizahın hayatımızdaki geri düşüşü de eklenmişti bu sıkıntılarına... Kırgın gitti ama çevresine de çok çaktırmadan tüm inceliğiyle... Sonra o gün geldi... Bir Pazar günü Bodrum'da gitmek istedi ve gitti...Hayatta hep dediğini yapan "Huysuz İhtiyar" 26 Temmuz 2004 günü Bodrum'da veda etti bizlere... Ardından Penguen'deki öğrencileri heyecanla heykelini diktiler Cihangirde bir parka. Yaşasaydı "Sakın dikmeyin" derdi. Çünkü çok iyi bilirdi bu ülkenin insan harcayan hoyratlığını. İnsan harcayan toplum heykeli hayda hayda harcardı. Ve öyle de oldu... Magandalarca önce koparılan, sonra da yakılan heykel yok artık Cihangirde... Zaten Park bile kalmamış... İşin tuhaf yanı, o heykelden geriye sadece ustanın sıkıca tuttuğu "tarama ucu" kalmış... Tarama ucunu yok edememişler anlayacağınız... Bize bıraktığı o tarama ucu...

Ey ondan geriye kalan, onunla geçen yılları arayan çizerler, mizahçılar! Gereksiz tarama yapma günüdür bugün... Alın elinize kalemi, hala Çin malı dışında adam gibi mürekkep bulabilen ve tarama ucuyla çizebilen varsa içinizde alın elinize tarama ucunu, tarayın gereksizce bir karikatürü... Tarayıııııın...Tarayıııın... Taramayla yok ettiğiniz karikatürün bir yerinde onun gür sesi, gölgesi düşecektir mutlaka omuzunuza... Sokaklarda aylakça sürünmemizin, kafayı erkenden yememizin önüne tarama ucuyla set çeken bu büyük adamı bir kez daha yaşlı gözlerle, artan özlemle anıyorum... Sevgili Oğuz abim; bir senin, bir Suavi Babanın, bir Altan abinin bir Aziz ustanın hatırına belki de hala direnmem... Zira bu akla ziyan ülkede son yıllarda her daim dediğim gibi hayat mizahı çoktan geçti ve mizahın işlevi filan kalmadı, bir boka yaramaz, sıradan, evcil, popülist bir alan oldu... Sömürüye karşı olması gereken bu güzellik sömürünün sıradan araçlarından biri halinde ilerliyor her geçen gün... Ama ah! Ah ki ne ah! Senin ve birkaç benzerinin bize bıraktığı o gözalıcı ışık yok mu, o ışıkla her türlü engele, çengele inat devam ediyoruz hala bir şekilde yazıp-çizmeye...Bunun için de ayrıca teşekkürler sevgili OVUZ ABİM...:)) (C.D.)


AYŞE ARAL'DAN AMCASINA...

Oğuz Aral'ın yeğeni, Tekin Aral'ın sevgili kızı Ayşe Aral, Temmuz ayı başından beri Hürriyet gazetesinin internet sitesinde yazıyor. Bugünkü yazı köşesini, amcası Oğuz Aral'ın kardeşi Tekin Aral'ın yitirdikten sonra Hürriyet'te yazdığı yazıya ayırmış, GELİN OKUYALIM: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12148304.asp?gid=229

CİHAN DEMİRCİ'NİN ÇİZGİSİYLE
USTASI OĞUZ ARAL