31 Aralık 2009 Perşembe
30 Aralık 2009 Çarşamba
Kürşat Zaman arkadaşımız 2010'un doğum anını çizmiş.. Bugün gazetede okuduk bir zamanlar bu ülkede sezaryenle doğan çocuk oranı yüzde birlerdeyken, şimdilerde yüzde 50'lere yaklaşmış...Yani nerdeyse iki doğumdan biri erken... Erken doğanlar erken büyüyor ama bu arada çocukluk denen güzellik de hızla güme gidiyor... Ey 2010... Umarız çok sezaryen bir doğum olmazsın... Senin 31 Aralık günün geldiğinde senden öncekilere yaptığımız gibi senin de arkandan "geçen yılı arattın" demeyelim, inan bu bile bize YETER!.. :))
MİZAHHABER'i yakından takip edenler anımsayacaktır; 2007 ve 2008 yıllıklarını epeyce kapsamlı hazırlamıştık. Ama inanın 2009 yılına dair kapsamlı bir çalışma yapmak pek de kolay olmadı. Zira 2009 yılı mizah ve karikatür dünyası açısından çok da parlak geçmedi diyebiliriz. Ne de olsa "asabi" bir Başbakanın ülkesi burası. Mizah epeydir sansür sancıları yaşıyor. Bu durum 2009'da da sürdü, gitti. Var olan mizah dergileri; Leman, Penguen, Uykusuz, Gırgır ve kendisini "İslamcı mizah dergisi" olarak niteleyip sadece "muhalefete muhalefet yaparak" adeta tersten mizah tarihine geçen aylık dergi Cafcaf 2009'da da yayınlarına devam ettiler.
2009'DA ÇIKAN 5 MİZAH DERGİSİ DE KISA SÜREDE KAPANDI!.. Ancak 2009 yılı içersinde yayınlanmaya başlayan 5 mizah dergisi de ne yazık ki 2009'u çıkaramadı...Ömürleri oldukça kısa süren bu dergiler çıkış sırasıyla: EKMEK, DELİDOLU, ŞARLO, CİCİ ve son olarak yıl sonlarında çıkan ama kendinden önceki kısa ömürlü dergilerden zerre kadar ders almadığı belli olan, oldukça başarısız bir deneyim MÜEBBET MUHABBET... Bu 5 dergiden 4'ü haftalık, Şarlo dergisi ise aylık olarak yayınlanmıştı. Bu dergilerin başarısızlıktaki ortak noktası; varolan iyi satışlı bir dergiden koparak çıkmamaları, iyi bir hazırlık süreci geçirmeden apar topar yayınlanmaları, mizah adına yeni birşey söyleyemeyip, mizah adına verimli olamamaları, dağıtım tekelinden kaynaklanan çok önemli sorunlarla baş edememeleri, sermaye yetersizlikleri ve varolan dergilerin aslında kötü birer benzerleri olmaları...
Mizah dergiciliğimiz zaten tıkanmış durumdayken bu durumu iyi incelemeden dergi çıkardığınız zaman ömrü 5 sayı ile sabit oluyor. Bilemediniz 7-8 sayı... Bu tür yeni dergileri çıkaran mizahçıların önemli bir hatası dergiyi çıkardıktan sonra kimlik ve kadro oluşturmaya çalışıyorlar, oysa bu işi dergi çıkarken çoktan halletmiş olmalılar. Okurun çok fazla kredisinin olmadığını, son yıllarda bu tür 3-5 sayılık çok fazla dergi çıktığını unutuyor, es geçiyorlar. Olan mizahımıza oluyor. Çünkü mizah ve karikatürün en özgür olduğu alan internet ve dergilerden oluşan alan. Mizah ne televizyonlarda, ne de yazılı basında, gazetelerde, hatta kitaplarda bile özgür değil uzunca bir süredir. Televizyonlardaki komedi bir dizilerine bakın, ülkeye dair zerre kadar bir sosyal sorunun, bir toplumsal problemin ya da sıkıntının işlendiğini bunun mizahının yapılabildiğini görebiliyor musunuz?.. 90'lı yıllarda en çok satan kitaplar listesinin çoğunu mizah kitapları oluştururdu ama 2000'lerle birlikte bu durum ortadan kalktı. Mizah kitaplarının artık medyada haberi bile yapılmıyor. Sessiz sedasız çıkıp oldukça az satıyorlar... Bir iki dergi çizerinin çıkardığı karikatür albümleri hariç, onları da dergi okurları alıyor zaten. Eğer mizah dergisinde çalışmayan bir mizahçıysanız bir mizah ya da karikatür kitabı yayınlama şansınız nerdeyse ortadan kalktı gibi.
Medyadaki iktidardan yana yapılanma 2009 yılında da tüm hızıyla sürdüğü için karikatür ve mizah 2009 yılında gazetelerde üvey evlat olmaya devam etti. 2009'un Şubat ayında yayınlanmaya başlayan Habertürk adlı gazetede Leman dergisinin iki ortağından biri olan Mehmet Çağçağ "vinyet" büyüklüğünde pul karikatürler çizmeye başladı. Dergi çizeri alışkanlığından kurtulamayan Çağçağ'ın karikatürleri Leman'dan kesilip de Habertürk'ün ilk sayfasına yapıştırılmış gibi durdu hep. Gazete çizeri olabilmek, editoryal çizerliği bilebilmek başka şey, dergi çizerliği başka şey ama günümüzde herşey birbirine karıştığı için bu incelikler kimsenin derdi değil bizim gibi mizah delileri dışında. Bu arada bu gazetenin pazar ekinde yapılan mizah sayfası da kısa sürdü zaten son derece şişirme ve kötü bir sayfaydı.
Çiçeği Burnunda Karikatürcüler buluşması 2009'un Ocak ayında Adana'daki Çukurova Kitap fuarında 2. kez gerçekleşti. İki gün süren etkinliklerde Efsane dergi Gırgır'dan yetişmiş, Oğuz Aral ustadan eğitim almış karikatürcüler biraraya gelerek çeşitli etkinliklerle özlem giderdiler...
Hürriyet gazetesinin yarım sayfa olarak sürdürdüğü "Mangal" mizah sayfasının ömür de kısa sürdü. Bu yarım sayfa bir kaç aylık yayından sonra Mart ayında bitirildi.
Karikatürcüler Derneği 2009'da 40 yılını yaşadı ve 40. yıl nedeniyle özel etkinlikler yapıldı. Bunlardan en ses getireni derneğin 200'den fazla çizerin katılımıyla Beyoğlunda açtığı 40. yıl karikatür sergisi oldu.
HAZIRLAYAN: CİHAN DEMİRCİ - MİZAHHABER
29 Aralık 2009 Salı
GÖZALTINDA SORGUSU SÜREN
2010 YILININ TÜRKİYE'YE
GİRMESİ TEHLİKEYE GİRDİ!
Yukardaki karikatürde de gördüğünüz gibi 2009 yılına bir suikast hazırlığı içinde olduğu sürülen 2010 adlı yeni yıl tam da girmek üzereyken gözaltına alındı. 28 saattir gözaltında sorgusu süren 2010 yılının, kriz yılı olan 2009'u neden öldürmek istediği, suikast için kozmetik odada ne gibi planlar gizlediği nöbetçi savcılar tarafından araştırılıyor.
2010 yılının sonunda yer alan "ON" sayısı nedeniyle "ergenek-ON"la da yakın ilişkisi olduğunu ileri süren savcıların, 2010'u 3. Ergenek-ON davasına dahil edecekleri sanılıyor.
İlk sorgusunda "2009'u tanımam etmem, o eski bir yıl bense yeni bir yılım, daha kirlenmemiş yepyeni bir yılım beni neden gözaltına alıyorsunuz, insanlar benim girmemi bekliyor, ben gözaltında olursam 1 Ocak günü vatandaşa giren yıl hangisi olacak?.. Tüm dünya 2010'a girerken Türk insanı giremeyecek mi? Bu halka yeni bir yılı da çok mu görüyorsunuz kardeşim" diyerek hakkındaki tüm suikast iddialarını reddeden 2010'un 31 Aralık 2009 gecesi saat 12'ye kadar bırakılmaması halinde TÜRKİYE'NİN 2010'A GİREMEME TEHLİKESİ BULUNUYOR... (Eh bu kadar contayı sıyırmış bir ülkeye böylesi bir haber de yakıştı doğrusu...:))))
CİHAN DEMİRCİ-MİZAHHABER ÖZEL HABER...
* 3. ÇİÇEĞİ BURNUNDA KARİKATÜRCÜLER BULUŞMASI 16-17 OCAK'TA ADANA'DA... Gırgır dergisinin unutulmaz köşesi "Çiçeği Burnunda Karikatürcüler" sayfasından yetişen çizerler 2010 başlarında Adana'da 3. kez buluşacaklar. 12-17 Ocak tarihleri arasında Adana'da düzenlenecek 3. Çukurova Kitap Fuarında gerçekleşecek 3. Çiçeği Burnunda Karikatürcüler Festivali, Adana'lı çizerler; Mustafa Öncülş ve Sefa Sofuoğlu'nun girişimi ve Tüyap'ın desteğiyle 16-17 Ocak'ta çeşitli söyleşilerle, sergilerle ve panellerle gerçekleşecek.
* İZMİR GAZETECİLER CEMİYETİ KARİKATÜR ÖDÜLLERİ ZAFER GÜVEN İLE MUSTAFA YILDIZ'A VERİLDİ... İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nce (İGC) düzenlenen "Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Gazetecilik Yarışması"nın ödül töreni, tarihi Havagazı Fabrikası'nda yapıldı. İGC Başkanı Atilla Sertel, İzmirli gazetecilerin başı dik görev yaptığını söyledi. "Hepsini kutluyorum" dedi. 2008 yılı eserlerinin değerlendirildiği, iki ayrı kategoride ve 19 dalda gerçekleştirilen yarışmada toplam 38 kişi ödül aldı. Karikatür dalında Hürriyet Gazetesinden Cemal Zafer Güven "Başarı" ödülü alırken, EgeTelgraf gazetesinden Mustafa Yıldız "Teşvik" ödülü aldı.
* İZMİR'DE KARİKATÜR VE FELSEFE GÜNLERİ YAPILDI... Karikatürü felsefe, bilim, eğitim, edebiyat, vb. alanlarla ilişkilendirip farklı bağlamda yeni düşünsel olanaklar yaratmak, ilgili kişilerin bu alanlara yönelmesini sağlamak, karikatürün kuramsal altyapısının oluşturulmasına katkıda bulunmak, akademisyen, sanatçı ve öğrencilerin konuya dikkatlerini çekmek amaçlarına yönelik olarak düzenlenen Karikatür ve Felsefe Günleri, 25-26 Aralık tarihlerinde Alsancak'ta bulunan Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında 25 Aralık 2009 da 'Felsefeden Karikatüre Özgür Düşünce Süreci' konulu ve 26 Aralık 2009 da 'Karikatür ve Felsefede İnsanın Görsel, Düşünsel Serüveni' başlıklı paneller yer aldı. Her iki günde de sabah 10.00-12.00 saatleri arasında Karikatür, Öykü, Şiir ve Felsefe konularında ilköğretim ve lise öğrencilerine yönelik atölye çalışmaları yapıldı. Gerek atölye çalışmalarının gerekse panellerin yoğun bir ilgi ile karşılandığı etkinlik kapsamında Karikatür ve Felsefe konulu bir karikatür sergisi de açıldı.
* BULUT BEBEK 20 YAŞINDA SERGİSİ AÇILDI... Nuray Çiftçi'nin 1989'da yarattığı halen Cumhuriyet gazetesinde çizmeye devam ettiği çizgi bant "Bulut Bebek" bu yıl 20. yaşını, Karikatürcüler Derneğinin Sultanahmet'teki sergi salonunda açılan sergiyle kutladı. 26 Aralık günü açılan sergi, 16 Ocak'a dek açık kalacak. Sevgili Nuray Çiftçi'ye ve Bulut Bebek bantına nice keyifli yaşlar diliyoruz...
Coşkun Göle arkadaşımız bu karikatürünün altına; "Yeni yılda daha az soyulma temennilerimle" demiş ama yeni yılda daha da fazla soyulacağımız kesin... Çünkü her geçen yıl daha tepkisiz, daha cahil bu yüzden de soyguna daha açık bir toplum oluşuyor ne yazık ki bu ülkede...
28 Aralık 2009 Pazartesi
26 Aralık 2009 Cumartesi
Zafer Temoçin'in 26 Aralık 2009 Cumartesi günü Cumhuriyet'te yayınlanan karikatürü...
24 Aralık 2009 Perşembe
Yılın adı ikibin dokuz
Bu yıl da yalandan tokuz
Tren gibi çarptı öküz
10'u verem 9'unu al da git
***
2009'du bu yılın adı
Kalmadı ağzımın açılım tadı
Hakim hakim değil, sanırsın kadı
10'u verem 9'unu al da git
Bu yıla 2009 dediler
Koca yılı kriz masalıyla yediler
Halimize güler damdan kediler
10'u verem 9'unu al da git
***
2009 giderken domuzluk etti
Elde ne varsa kredi borcuna gitti
Yargıymış, yasaymış, hukukmuş bitti
10'u verem 9'unu al da git
***
2009 bana çarpan yılın adı
Muhalifsen bu ülkede pabuç pahalı
Uçurumdan düşerken tutmuşum dalı
10'u verem 9'unu al da git
***
Gömün gitsin ahlakımı bozuyor
10'u verem 9'unu al da git
Aşık Haydari der; yıl değil kıl kardeşim
Kafayı yemişim bu ülkede peşin
Bak yıl bitti yok hala bir işim
10'u verem 9'unu al da git!
Karikatürist Behzat Taş'ın ikinci kitabı "Anadolu'nun Eski Kahramanları" Büyülü Fener Yayınları tarafından yayımlandı. Kitapta Diyojen'den Midas'a, Kibele'den Homeros'a insanlık tarihinde iz bırakmış Anadolu doğumlu 25 portre yer alıyor. Kitapta kahramanların yaşamları, dönemleri ve antikçağın renkli dünyası komik ayrıntılar ve esprilerle anlatılıyor.
Sevgiler, selamlar..."
22 Aralık 2009 Salı
KİTABI
11 Temmuz 2009 tarihinde aramızdan ayrılan Türk Sineması ve tiyatrosunun değerli oyuncularından Aykut Oray’ın yaşamöyküsü ve sevenlerinin ünlü oyuncuyla ilgili anılarının yer aldığı “Aykut Oray” kitabı Antalya Kültür ve Sanat Vakfı tarafından yayınlandı.
Ünlü oyuncu Aykut Oray’ın gölgede kalmış bir özelliği olan Arkeoloji ve Hititoloji konusundaki uzmanlığına dair anıların yer aldığı kitapta Aykut Oray’ın İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde hocalığını yapan Türkiye’nin en büyük Hititoloji uzmanı Prof.Dr. Muhibbe Darga’nın tanıklıkları da yer alıyor.
Efsane dizi “Bizimkiler”de 12 yıl boyunca beraber çalıştığı yol arkadaşları Umur Bugay, Yalçın Yelence ve Selçuk Uluergüven, Sinema yazarları Alin Taşçıyan ve Ege Görgün, Gurbetçiler dizisinden rol arkadaşı Ruhsar Öcal ve mizah yazarı Cihan Demirci gibi isimler usta oyuncu ile yaşadıkları anıları “Aykut Oray” kitabı için kaleme aldılar.
Sınırlı sayıda basılan Aykut Oray kitabını temin etmek isteyenler, info@aksav.org.tr adresinden Antalya Kültür ve Sanat Vakfı'na ulaşabilirler.
21 Aralık 2009 Pazartesi
Karikatür dünyamızın sevgili "Raşit abi"si, Raşit Yakalı'nın Tire'de yaşayan annesi Lütfiye hanım, dün akşam saatlerinde 87 yaşındayken hayata gözlerini yumdu... Cenazesi bugün (21.12.2009) Tire'de öğle namazını müteakip defnedilecektir... Raşit ağabeye ve yakınlarına MİZAHHABER olarak başsağlığı diliyor, acısını paylaşıyoruz...
Sinema yazarı-eleştirmen Atilla Dorsay'ın ardından dediği gibi sinemamız çok mütevazı, ortalarda pek gözükmeyen, işini sessiz-sedasız yapan, adına verilen bir ödülü almak için bile eşi sahneye çıkan, nitelikli, benzeri kolay bulunamayacak büyük bir ustasını yitirdi... 1941 yılında İstanbul'da doğan ve sinemaya asistanlık yaparak giren Ökten, 1963'te "Ölüm Pazarı" filmiyle yönetmenliğe başladı. 9 yıl boyunca usta yönetmenlere asistanlık yaptı sinemayı derinine öğrendi. Sinemada yönetmen ve senaryo yazarı olarak görev yapan Ökten, ilk çıkışını 1973'te "Bir Demet Menekşe" ile gerçekleştirdi. Yılmaz Güney'in senaryolarını yazdığı "Düşman" ve "Sürü" filmlerinin yönetmenliğini üstlenen Ökten, bu filmlerle özellikle yurtdışında büyük ilgi gördü ve pek çok ödül kazandı.
Ökten, Kemal Sunal'ın başrolünü oynadığı "Hanzo", "Şaşkın Damat", "Kapıcılar Kralı", "Çöpçüler Kralı", "Yoksul", "Düttürü Dünya" gibi komedi filmlerinin yanı sıra "Pehlivan", "Faize Hücum", "Pisi Pisi" ve "Güle Güle" gibi nitelikli filmlere de imzasını attı. Komedi filmlerinde hep toplumcu gerçekçi bir tavır sergileyen, içi boş komedi yapmayan Zeki Ökten'in kaybı, günümüzde çekilen birbirinden berbat komedi filmlerini görünce insanın içini daha da acıtıyor...
2006'da "Çinliler Geliyor" filmini çeken yönetmenin son çalışması "Gülüm"ün başrollerinde Tarık Akan, Rutkay Aziz, Okan Bayülgen ve İdil Fırat oynadı. Zeki Ökten, Antalya Film Şenliğinde 1977'de "Kapıcılar Kralı", 1983'te de "Faize Hücum" filmleriyle "En İyi Yönetmen", "Sürü" filmiyle de 1979'da Locarno Film Festivali'nde ve 1980'de 10. Uluslararası Antwerp Film Festivali'nde "En İyi Film" ödüllerini kazandı.
Günümüzde çok film çekmeye, çok film üretmeye başlayan ancak doğru-dürüst hikaye anlatmakta zorluk çeken günümüz Türk sinemasının onun filmlerinden öğreneceği çok şey var. MİZAHHABER olarak; bütün büyük sanatçılar gibi mütevazı duruş sahibi olan Zeki Ökten ustayı sevgiyle anıyoruz...
20 Aralık 2009 Pazar
Tiyatromuzun usta oyuncusu, karikatürcü Savaş Dinçel'i "Geçmiş Zaman Olur ki, MİZAHHABER değer" başlıklı 1984 yılından kalma bir fotoğrafla anıyoruz...
Nuray Çiftçi'nin, 1989 yılından bu yana basında izlenen, halen Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan ve Ekim 2009'da 20. yılını dolduran Bulut Bebek adlı bant karikatürlerinden seçmeler, 26 Aralık 2009 Cumartesi gününden başlayarak 3 hafta süreyle sergilenecek. Sultanahmet'teki Yerebatan Sarnıcı çıkışında bulunan Karikatürcüler Derneği'nde saat 13.00'te açılışı yapılacak olan sergide 60 adet Bulut Bebek bant karikatürü ve çizerin diğer çalışmalarından örnekler yer alacak. Sergi, 16 Ocak 2010'a dek izlenebilecek.
19 Aralık 2009 Cumartesi
Milas'taki Hacı Ali Ağa Konağı’nın giriş katındaki ‘Karikatürlü Ev’de Turhan Selçuk’un çalışmalarına ayrılmış sürekli sergiler, video gösterimleri ve gençler için atölyeler düzenlenecek. Karikatürlü Ev'in 2010 yılının Nisan ayında açılması planlanıyor.
Cumhuriyet gazetesinden Mehlika Akgün'ün 19 Aralık 2009 Cumartesi tarihli gazete haberine göre; karikatürümüzün büyük ustalarından Turhan Selçuk için Milas'ta bir "Karikatürlü Ev" hazırlanıyor. Cumhuriyet gazetesi çizerlerinden Kamil Masaracı’nın girişimi ve Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın desteği ile Milas’ın tarihi mekanlarından Hacı Ali Ağa Konağı’nda “Turhan Selçuk Karikatürlü Evi” açılacak. Turhan Selçuk’un adını yaşatmak amacını taşıyan evin, 2010 yılının nisan ayında açılması planlanıyor.
Daha önce Konak ve Karaburun Belediye Başkanlığı’nın desteğiyle “Karaburun Karikatürlü Evi”nin açılmasını sağlayan Masaracı, şimdi de Turhan Selçuk’un doğum yeri olan Milas’ta, Turhan Selçuk Karikatürlü Evi’ni açmak için çalışmalara başladıklarını söylüyor. Milas Belediye Başkanlığı tarafından tahsis edilen 2 katlı tarihi konağın giriş katında bir odanın Selçuk’a ait sürekli sergilere ayrılacağını anlatan Masaracı, bu odada aynı zamanda Selçuk’un kullandığı çizim malzemeleri ile özel eşyalarının sergilendiği bir vitrin ve video gösterimlerinin yapılacağı düzenek kuracaklarını belirtiyor. Diğer salonda ise farklı karikatür sanatçılarına ait periyodik sergiler yer alacak, çocuklara ve gençlere yönelik karikatür atölyeleri düzenlenecek. Yılın belli aylarında ve özellikle yaz tatillerinde karikatür ustalarınca verilecek kurslarla sanata ilgisi ve yeteneği olan çocukların kendilerini geliştirmelerine katkıda bulunmayı amaçladıklarını belirten Masaracı, yeni karikatüristlerin yetişmesi için bu tür etkinliklerin önemini vurguluyor: “Bu salonda mizah ve karikatür tarihini anlatan kitapların da yer aldığı bir kitaplığımız olacak. Çocuklar ve gençler, Turhan Selçuk’un da dediği gibi ‘çizgiyle mizah yapmak’ için bir araya gelecekler. İçlerinden belki de başka Turhan Selçuk’lar çıkacak.”
Hacı Ali Ağa Konağı’nın ikinci katında ise Turhan Selçuk Karikatürlü Evi’nden bağımsız olarak ressam Turan Erol adına düzenlenecek “Turan Erol Resim Galerisi” yer alacak.
18 Aralık 2009 Cuma
17 Aralık 2009 Perşembe
İ.Bülent Çelik arkadaşımız 17 Aralık 2009 tarihinde Vatan gazetesinde yayınlanan karikatürünü MİZAHHABER'le de paylaşıyor... Çelik, karikatürün altına şu notu eklemiş: "Özelleştirme mağduru Tekel işçilerini panzerlerle sürüp süs havuzuna döktüler. Dün de eylemci itfaiyecileri hortumla ıslatarak dağıtmışlardı.. Belki yarın tersane işçilerini denize dökecekler!.. Artık öbür gün de eczacıların kolasına ilaç katarlar!.. 338 Milletvekili ile tek başına iktidar olmak böyle bir şey demek ki.. Fantezide sınır yok!"
16 Aralık 2009 Çarşamba
15 Aralık 2009 Salı
60'lı yılların mizah dergilerine baktığınızda dergilerde sayısı 15-20'yi bulan mizah yazarına-baba edebiyatçıya rastlıyorsunuz. Sonrasında bu sayı düştükçe düştü ve günümüz mizah dergilerinde "mizah yazarı"na nerdeyse rastlanamaz hale geldi. Mizah dışında her türlü yazının yer aldığı mizah dergilerinde mizahı edebiyatla harmanlayan o kadar az yazar var ki, sayı verip de moral bozmayalım. Atilla Atalay böylesi bir mizah yazarı. Mizaha ihanet etmeden, her taşın altından çıkma derdi olmadan, işini layıkıyla yapan mütevazı bir usta o. Çünkü usta-çırak ilişkisinden geliyor. Benim de içimi yakıp kavuran vefa duygusuna fazlasıyla sahip.
Atilla Atalay'ın hüzünle mizahı sarmaladığı öykülerinden oluşan yeni kitabı "Kalbin Böcüü" Aralık ayı başlarında yayımlandı. Atalay kitabın arka yüzünde şöyle anlatıyor bu kitaptaki öykülerin içindeki harfleri: "Bi keresinde Oğuz Abi söylediydi, 'Herşeyi yazıp çizdikten sonra bir çeki taşı kalır insanın içinde,' dediydi. 'Çeki taşı' nedir bilmiyorum. Ama tüm o komikliklerden sonra, insanın içine oturan, ağır ve kıpırdatılamaz acıklı bişeylerin kaldığı doğrudur. Yazarsın, çizersin, bunlar hakkaten birilerini güldürür ama Oğuz Abi’nin söylediği gibi: Senin içinde, bütün güldürücü, sevindirici coşkulu bileşenleri aldıktan sonra, ağır, yerinden oynatılamaz, gözyaşı dahil bilinen herhangi bir sıvıyla akıtılıp temizlenemez bir tortu kalıp birikir. Geriye irisinden bi taş, 'çeki taşı' kalır. Ben işte o 'ciddi ve hisli' yazıları yazmaya kalkıştığımda, çeki taşından kırabildiğim parçalarla harfler yaptım kendimce..."
İçine sürekli birşeyler oturan insanlardan oluşan, lakin "sürekli içe oturma kartı" sahibi olduğunun farkında bile olmayan bir toplumda Atilla Atalay'ın kırdığı parçalardan oluşan harfler en 'bizden' haliyle sizi bekliyor...
Cihan Demirci- MİZAHHABER
- Bilader en azından şu "AÇILIM AÇILIM" dedikleri şeyin ne olduğunu sonunda öğrenmiş olduk...
- Neymiş ki usta yaaaa?.. Ben trene dalmıştım kaçırdım orasını...
- Ne olacak be kardeşim, gene bir partinin TABELA DEĞİŞTİRMESİYMİŞ aslında AÇILIM!!!!
13 Aralık 2009 Pazar
Karikatürcüler Derneği'nin 36. Olağan Genel Kurulu, 12 Aralık 2009 Cumartesi günü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin Cağaloğlu'ndaki Burhan Felek Konferans Salonu'nda, yapıldı... Olağan genel kurulda yapılan seçimler sonucu, Karikatürcüler Derneği'nin yeni yönetim Kurulu; Metin Peker (127 oy), Aziz Yavuzdoğan (103 oy), İbrahim Tapa (101 oy), Kayıhan Fırat (101 oy), ve Kadir Doğruer (96 oy)'den oluştu... Denetleme Kuruluna ise; Devrim Demiral (108 oy), Refik Tiniş (104 oy) ve Mustafa Bilgin (99 oy) seçildi. Bu sonuçlardan da anlaşılacağı üzere; 2008-2009 döneminde görev yapan yönetim ve denetim kurulu 2009-2010 yılında da göreve devam edecek.
36. Genel Kurul sonuçları tahtada...
Karikatürcüler Derneği'nin 36. genel kurulu Karikatürcüler Derneği başkanı Metin Peker'in açılış konuşması ve çalışma raporunun okunmasından sonra, denetleme kurulu üyesi Refik Tiniş 2009 denetleme raporunu, dernek sekreteri Aziz Yavuzdoğan ise 2009 olağan genel kurulu hesap özeti ile 2010 yılı tahmini bütçeyi üyelere sundu... Genel kurulda söz alan üyeler; Ergin Gülen, Bülent Okutan, Serdar Günbilen, Muhittin Köroğlu, Ömer Çam, Kamil Yavuz, Ahmet Ümit Akkoca, Akdağ Saydut, Devrim Demiral, Kamil Eser, Kamil Masaracı, Canol Kocagöz, Nuri Bilgin, Cihan Demirci, Hasan Efe, Erdoğan Bozok eleştiri-dilek ve görüşlerini belirttiler... Genel kurulun sonuçlanmasının ardından geleneksel hale gelen genel kurul yemeği de Ahırkapı'da bulunan Armada Otel'de gerçekleşti... (Fotoğraf: Raşit Yakalı)
11 Aralık 2009 Cuma
Burada okuyacağınız kısa özgeçmişi oradan-buradan hemencecik kopyalamadık, pek çok kaynağı tarayarak özel olarak hazırladık. Sedat Simavi 1896'da İstanbul’da doğdu ve Galatasaray Lisesinde eğitim gördü. Yayıncılığa ilk adımını bir mizah dergisi yayımlayarak yaptı: "HANDE"... Sadece yayıncı değil aynı zamanda bir karikatürcüydü. Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin sitesinde "1914 yılında haftalık Hande dergisini yayımladı" yazıyor ama MİZAHHABER olarak biz bu dergiyi 1916'da çıkardığını biliyoruz. 1918'de ise bu kez "DİKEN" adlı bir başka bir mizah dergisi yayımladı. 21 Temmuz 1920 de Dersaadet (Mutluluk Kapısı anlamında İstanbul ‘un isimlerinden biri) Gazetesini yayımladı. Milli Kurtuluş hareketini destekleyen bu gazete, mütareke ve işgal sansürünün çeşitli baskılarına ancak 128 gün dayanabildi. Bu kez 8 Şubat 1921 günü Payıtaht (Başkent) gazetesini yayımladı. Bu gazete de sansürlerin sürekli hedefi oldu. Yayım hayatı sadece 54 gün sürdü. 1921-1923 yılları arasında yayınladığı "GÜLERYÜZ" mizah dergisiyle Kurtuluş Savaşına destek verdi. Bu anlamda İstanbul hükümetini destekleyen "Aydede" adlı mizah dergisinin tam karşısında Mustafa Kemal'den yana tavır aldı. 10 Ağustos 1908'de ilk karikatürcü sayılan Ali Fuat Bey tarafından çıkarılan KARAGÖZ mizah dergisini 1935 yılında satın alan Sedat Simavi mizah yayıncılığını bu dergiyle sürdürdü. Karagöz mizah tarihimizin Akbaba'dan sonra en uzun ömürlü ikinci dergisidir. Sedat Simavi'nin ölümünden sonra da 2 yıl, toplam olarak ise; 47 yıl yayımlanmıştır. Simavi'nin 15 Mayıs 1933 günü yayımladığı Yedi Gün Dergisi ise döneminde 54 bin tiraja tırmanarak o zamanın gazeteler ile birlikte Harf Devriminin yayılmasında öncülerinden biri oldu. Sedat SİMAVİ 1 Mayıs 1948 günü, ülkenin basın hayatına yeni ufuklar açan HÜRRİYET gazetesini kurdu. Hürriyet gazetesini 5 yıl kadar yayımladıktan sonra 11 Aralık 1953'te bu dünyaya veda etti. Ülkede yayıncılık alanında tam anlamıyla öncü bir isim olan Sedat Simavi özellikle; Kadın ve magazin türü dergilerde tam bir öncüdür. Sadece yayıncılık, karikatürcülük yapmamış sinemayla da ilgilenmiştir. Sinemamızın ilk konulu filmi sayılan "Pençe" filmini 1917'de çekmiştir. Gene aynı yıl "Casus" adlı konulu bir film daha çekmiştir ama acı olan bu iki film de ne yazık ki kayıptır ve arşivlerde yer almamaktadır...