15 Aralık 2009 Salı

ATİLLA ATALAY'DAN
YENİ BİR KİTAP:
"KALBİN BÖCÜÜ"

Mizah yazarı Atilla Atalay'ın yeni öykü kitabı "Kalbin Böcüü" İletişim Yayınlarından çıktı.

60'lı yılların mizah dergilerine baktığınızda dergilerde sayısı 15-20'yi bulan mizah yazarına-baba edebiyatçıya rastlıyorsunuz. Sonrasında bu sayı düştükçe düştü ve günümüz mizah dergilerinde "mizah yazarı"na nerdeyse rastlanamaz hale geldi. Mizah dışında her türlü yazının yer aldığı mizah dergilerinde mizahı edebiyatla harmanlayan o kadar az yazar var ki, sayı verip de moral bozmayalım. Atilla Atalay böylesi bir mizah yazarı. Mizaha ihanet etmeden, her taşın altından çıkma derdi olmadan, işini layıkıyla yapan mütevazı bir usta o. Çünkü usta-çırak ilişkisinden geliyor. Benim de içimi yakıp kavuran vefa duygusuna fazlasıyla sahip.

Atilla Atalay'ın hüzünle mizahı sarmaladığı öykülerinden oluşan yeni kitabı "Kalbin Böcüü" Aralık ayı başlarında yayımlandı. Atalay kitabın arka yüzünde şöyle anlatıyor bu kitaptaki öykülerin içindeki harfleri: "Bi keresinde Oğuz Abi söylediydi, 'Herşeyi yazıp çizdikten sonra bir çeki taşı kalır insanın içinde,' dediydi. 'Çeki taşı' nedir bilmiyorum. Ama tüm o komikliklerden sonra, insanın içine oturan, ağır ve kıpırdatılamaz acıklı bişeylerin kaldığı doğrudur. Yazarsın, çizersin, bunlar hakkaten birilerini güldürür ama Oğuz Abi’nin söylediği gibi: Senin içinde, bütün güldürücü, sevindirici coşkulu bileşenleri aldıktan sonra, ağır, yerinden oynatılamaz, gözyaşı dahil bilinen herhangi bir sıvıyla akıtılıp temizlenemez bir tortu kalıp birikir. Geriye irisinden bi taş, 'çeki taşı' kalır. Ben işte o 'ciddi ve hisli' yazıları yazmaya kalkıştığımda, çeki taşından kırabildiğim parçalarla harfler yaptım kendimce..."

İçine sürekli birşeyler oturan insanlardan oluşan, lakin "sürekli içe oturma kartı" sahibi olduğunun farkında bile olmayan bir toplumda Atilla Atalay'ın kırdığı parçalardan oluşan harfler en 'bizden' haliyle sizi bekliyor...

Cihan Demirci- MİZAHHABER