28 Şubat 2010 Pazar

HAKAN ÇELİK ÇİZİYOR

Hakan Çelik'in 28 Şubat Pazar günü Cumhuriyet'te yayınlanan "Uydudan Naklen" çizgi bant karikatürü...

VAHİT AKÇA'NIN ÇİZGİSİYLE
ŞUBAT AYI YİTİKLERİ...
SEZER ODABAŞIOĞLU'NUN
ÇİZGİSİYLE
CEMAL NADİR GÜLER


CEMAL NADİR GÜLER (1902-1947)

27 Şubat 2010 Cumartesi

ÖLÜMÜNÜN
63. YILINDA
TÜRK
KARİKATÜRÜNÜN
BÜYÜK USTASI
CEMAL NADİR
GÜLER'İ
ANIYORUZ...

Karikatürümüzün büyük ustası, pek çok alandaki öncü ismi, çağdaş karikatürümüzün kurucusu sayılan Cemal Nadir Güler 45 yıllık ömrünü, bundan tam 63 yıl önce 27 Şubat 1947'de noktalamıştı. Geçmişini ve ustalarını unutmayan MİZAHHABER, karikatürümüze pek çok yeniliği getiren, onu çizgi bantla, günlük gazete karikatürüyle tanıştıran, karikatürü ilk kez gerçek anlamda halka indiren bu "öncü" ustayı ölümünün 63. yılında sevgiyle anıyor...


Cemal Nadir Güler'in ünlü çizgi bant karakteri "AMCABEY"in adını taşıyan mizah dergisi AMCABEY'den bir Cemal Nadir kapağı...
Karikatürün alt yazısı şöyle:
- İskarpinden düştü zavallı!..
- Bu da bir ikbal düşkünü desene!..
Amcabey Sayı: 36 - 7 Ağustos 1936
(Cemal Nadir 100 Yaşında adlı kitaptan alınmıştır... Hazırlayan: Cihan Demirci- Yayınlayan: Karikatürcüler Derneği 2002)

ZAFER TEMOÇİN ÇİZİYOR


Zafer Temoçin'in 27 Şubat 2010 Cumartesi günü Cumhuriyet'te yayınlanan karikatürü...
HİLMİ ŞİMŞEK TEKEL İŞÇİLERİ
İÇİN ÇİZİYOR...


26 Şubat 2010 Cuma

HALİL İ. YILDIRIM ÇİZİYOR

25 Şubat 2010 Perşembe

YEŞİLÇAM'IN
NEŞE KAYNAKLARI SÖYLEŞİSİ
1 MART'TA ORTAKÖY
KÜLTÜR MERKEZİNDE...

Ustalara Saygı” toplantıları kapsamında 1 Mart Pazartesi günü Ortaköy Kültür Merkezinde saat: 20'de gerçekleşecek etkinlikte, İsmail Dümbüllü’den Kemal Sunal’a sinemamızın unutulmaz komikleri beyazperdede resmigeçit yapacak... Faruk Şüyün yönetimindeki söyleşiye; Halit Akçatepe, Arda Uskan, Cihan Demirci, Temel Gürsu ve Yılmaz Atadeniz konuşmacı olarak katılacaklar...
Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen “Ustalara Saygı” toplantılarına paralel olarak gerçekleştirilen “Yeşilçam’ı Yaratanlara Saygı” etkinliği, 1 Mart 2010 Pazartesi akşamı, yıllarca ülkemizde sinemaseverlerin neşesi olan komedi sanatçılarımız için gerçekleştirilecek. Faruk Şüyün tarafından hazırlanan ve geçen yaz Abbasağa Parkı’nda seyircilere sunulan “Yeşilçam’da Yüzümüzü Güldürenler” başlıklı etkinliğin devamı niteliğindeki “Yeşilçam’ın Neşe Kaynakları” gecesi, Ortaköy Kültür Merkezi’nde saat 20.00’den itibaren takip edilebilecek.

“Yeşilçam’ın Neşe Kaynakları” gecesi; başlangıcından bugüne beyazperdeden yansıyan komedyenlerin âdeta resmigeçidine dönüşecek. İsmail Dümbüllü’den Şener Şen’e, Necdet Tosun’dan Kemal Sunal’a, Muammer Karaca’dan Zeki Alasya-Metin Akpınar’a, Adile Naşit’ten Suna Pekuysal’a, Feridun Karakaya’dan Sadri Alışık’a, Cevat Kurtuluş’tan Hulusi Kentmen’e sinemamızın bizi güldüren yüzlerinin rol aldığı klasikleşmiş Yeşilçam filmlerinden en güzel sahneler, arşivci Yahya Karadaş’ın hazırladığı kolajlarla seyirci ile buluşacak.

Etkinlikte sanatseverler, en sevilen yerli komedi filmlerinden özenle seçilmiş bölümlerin yanı sıra keyifli bir sohbeti de izleme olanağı bulacak. “Yeşilçam’ın Neşe Kaynakları” gecesi; dönemin yakın tanıkları gazeteci Arda Uskan, mizah yazarı Cihan Demirci, Halit Akçatepe, Temel Gürsu ve Yılmaz Atadeniz’in bu toplantıda ilk kez anlatacakları anılarla renklenecek…


Ortaköy Kültür Merkezi
Dereboyu Caddesi. No:1 - Ortaköy - Tel: (0212) 236 10 27



CİHAN DEMİRCİ ÇİZİYOR
KORAY LAMA
YAZIYOR...
KAPATILMA DAVASI
AÇILSIN DİYE
YIRTINAN BİR PARTİ:
AKP!
Gene arayı çok açtık biliyorum sevgili MİZAHHABER okurları... Ama ne yapayım, ülke o kadar tatsız ve herşey o kadar ara sıcak olarak servisteki, içimden yazmak gelmedi bir süre... Ama son günlerde gene tırmanan iyi bildiğimiz rezil bir oyun, gene kalemi elime aldırdı...
Sevgili MİZAHHABER'ciler "ama" demeyen "Lama" diyen yazarınız Koray Lama, uzunca bir süreden sonra yeniden burada... Lama dedim de geçen gün medyaya "Tuuuu sana" diyen Bülent Arınç'taki vaziyeti ya da AKP milletvekillerinin arka arkaya ettikleri lafların dozunu görüyorsunuz herhalde... Artık ezberlediğimiz, ilkokul müsameresinden de beter bir oyun gene AKP tarafından sahneye konuldu son günlerde... Bilinçli olarak bundan 3 yıl önce yaşananları aynen sergileyen AKP, yeni bir "kapatılma davası" açılması için varıyla, yoğuyla çırpınıyor. Çünkü 2007 seçimlerde de gördüler ki, ne zaman "mağdur" rolü oynasalar oyları artıyor bu partinin...

Oysa onlar artık mağdur filan değil. Mağrurun bile ötesine geçtiler. Marul desek daha doğru. Göbekli bir marul artık hepsi. Palazlandıkça, zenginleştikçe, ülke insanının kanını sömürdükçe daha da "marul göbekli" daha da "nokta bıyıklı" oluyorlar...

Mağdurlar epeydir değişti bu ülkede... Şu anda mağdur arıyorsanız birinci sırada askerler olmalı... Bu ülke insanı "mağdur" gözükene bastırmıyor mu oyu, o halde askerlerin bir partisi olsa iktidar bile olabilir bu mağduriyetle...

AKP de zehir gibi biliyor ki, bu ülkede darbeler dönemi çoktan bitmiştir. Artık darbe olacaksa bunu da yapacak olan ve yapmakta olan "sivil" iradedir. Hem bu ülkede 12 Eylül darbesi bizim asker istediği için mi olduğunu sanıyorsunuz?... O zaman çok safsınız. 12 Eylül ABD istediği için olmuştur. Sonuçta bu darbe; ABD ne isterse onu yapan bir ordu tarafından gerçekleştirilmiştir. ABD denen güç şu anda herhangi bir darbe istememektedir. Çünkü darbe yapacak ortamın zerresi yok ülkede... Bakın ülkede korkunç şeyler oluyor, zerre kadar tepki bile duyamıyorsunuz. Çünkü 12 Eylül'den bu yana çalışan 30 yıllık kum saati Türkiye'de kendine yabancılaştırılmış bir halk yarattı. Örgütlü olmayan, sivil toplum gücü olmayan, işçisi, emekçisi kalmayan, zavallı, ezik, çaresiz bir toplum... Bu topluma mı darbe yapacaksınız?.. Ülkede muhalefetin zerresi yok. Herkes korku boku akparti olmuş, üçbuçuk atıyor... Ortada iktidarı en ufak rahatsız edecek bir güç yok... Buna rağmen her alanda ülkeyi duvara çarpttıran AKP, yandaş medyasının olağanüstü çalışmasıyla "darbe de darbe" diye yırtınıyor... Zira kafayı "darbe" ile meşgul ederken küpler daha kolay doluyor, ülke daha kolay talan ediliyor, AKP zihniyeti daha da zengin, halk daha da yoksul olabiliyor.

Böylesi bir ortamda, oylarının düşmeye başladığını gören ama adeta bir "diktatör parti" haline gelen AKP ardı ardına çalışmalar yapıyor yeniden kapatılma davası açılması için. Bu tuzağa düşmemek gerekir. Eğer Türkiye 2007'den sonra gene aynı tuzağa düşerse artık herşeyi hak eden bir ülke demektir. Bu dava açıldığı gün zaten her anlamda finalini yapan bu ülke tamamen bitecektir. Ortaya çıkacak olan ülke ise artık bizim ülkemiz değildir.

Bu nedenle bu kez AKP'nin bu ucuz oyununa gelmemek gerekiyor. Kapatılma davası onların ellerinde kalan tek silahtır. O silahı onların eline vermek intihar etmek demektir. 8 yılda 80 yılda oluşmuş tüm değerleri dümdüz eden, başka bir cumhuriyet ortaya çıkaran, bu yolda kendi elemanlarını her kuruma sokan, kendinden olmayanı bu ülkede istemeyen AKP gerçek anlamda alaturka bir faşizmin tarihini yazmaktadır.

70'li yıllarda "Faşizme karşı omuz omuza" dedikten sonra erkenden yorulup, omuz omuza para kazanmaya dalan dünün sahte solcuları, bugünün uyduruk liberalleri asıl şu anda bağırmaları gereken bir sloganı bundan 35-40 yıl önce haybeye harcamışlar...

Bir milletvekili çıkıyor "Onlar bizi 40 yıl fişledi, şimdi biz onları fişliyoruz" diyerek açık açık AKP'nin yargı eliyle neler yaptığını gayet güzel itiraf ediyor... Bir başkası çıkıp: "İktidara karşı çıkanların kanı bozuktur" diyebiliyor. Bülent Arınç; "Kutlu yürüyüşümüz asla ve asla durdurulamaz" diye yürüyüşün nasıl bir yürüyüş olduğunun altını en kalın şekilde çiziyor... Tüm bunlar "kapatılma davası" için kasaba kurnazlığıyla döşenen taşlar... Bu taşları dava yolunda döşemeyelim...Bu kez onların kurnazlıklarına "akıl" yoluyla karşı duralım... AKP, herhangi bir dava açılmadığı taktirde zaten kendi kendini yok etme sürecine girmiştir.

Ülkenin bütün çivilerini yerinden söküp güç gösterisi yapanları, kendinden olmayanı fişleyen, ona kanı bozuk diyenleri tarih karanlık sayfalarına alacaktır... AKP'nin ucuz müsameresini davayla taçlandırmayan bir Türkiye bugünkünden daha soluk alıcı bir ülke olacaktır...

Biliyorum çok ciddi bir yazı oldu ama ne yapayım "ama" diyemiyorum "Lama" diyorum, ortam öylesine kasvetini giymiş ki, bunları yazmak geldi içimden... AKP'siz günlerin özlemiyle, kasvetten uzak sevgiler...

KORAY LAMA



23 Şubat 2010 Salı

MUSA KART ÇİZİYOR

Musa Kart'ın 23 Şubat 2010 Salı günü Cumhuriyet'te yayınlanan karikatürü... Bir kaç gün önceki konuşmasında medyaya "Tuuuu sana" diye tüküren Bülent Arınç her konuşmasında kendini açıkça ele vermekle rahatlayan bir şahsiyet. Bakın gözden kaçan çok önemli bir sözü daha var 19 Şubat'ta gazetelere yansıyan... HSYK'ya yani henüz tamamını ele geçiremedikleri yargıya kızan Bay Arınç şöyle diyor: "BU ÜLKENİN KUTLU YÜRÜYÜŞÜ ASLA VE ASLA DURDURULAMAZ..." Peki nedir "Kutlu" olan bu yürüyüş?... "Kutlu Doğum Haftası" yaklaşan Hz. Peygamber ancak bu kadar açık kastedilir... Yani açık açık "DİNSEL YÜRÜYÜŞÜMÜZ ENGELLENEMEZ" diyor Bay Arınç... Bunu dedikten sonra "Tuuu sana" demiş ne yazar?... Bundan daha AÇIK NASIL KONUŞULUR, BİR BİLEN VARSA SÖYLESİN?..

VAHİT AKÇA ÇİZİYOR

21 Şubat 2010 Pazar

ÖKÜZ NE DİYOLOGLARI

- Yaaa bilader dava açmak için savcılığa başvuracağım ama ya savcımı bir başka savcı içeri attırırsa diye öylece kalakalıyorum...

- Haklısın kardeşim... Adaletin de öylesine AKP'si çıktı ki, savcılığa başvururken bile savcının hangi cepheden olduğuna bakmak gerekecek sanki... Hem boşver davayı filan, bu düzende trene bakmak en güzeli... Şimdilik, trene baktığı için herhangi bir öküzü içeri atmış değiller en azından...

19 Şubat 2010 Cuma

NEZİH
DANYAL'IN
ÇİZGİLİ 50 YIL
SERGİSİ
AÇILDI...
Nezih Danyal'ın "Çizgili 50 Yıl" başlıklı sergisi 18 Şubat Perşembe günü Karaköy'deki Schneidertempel Kültür Merkezinde Nezih Danyal'sız açıldı. Ankara'da bir kaza geçirerek burnu kırılan Nezih Danyal sergi açılışına katılamadı, sevgili Nezih Danyal'a geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, 50 yıldır karikatürümüze kattıkları için teşekkür ediyoruz...
Karikatür sanatçısı Nezih Danyal çizgideki 50. yılını kutluyor. "Çizgide 50 Yıl" adlı karikatür sergisi için Karaköy'deki Schneidertempel Kültür Merkezine gelenleri bir sürpriz bekliyordu. Ankara'da bir kaza geçirerek burnunu kıran Nezih Danyal sergisine gelememişti. Kültür Merkezinin yöneticisi karikatürist İzel Rozental'ın kurduğu cep telefonu bağlantısıyla Nezih Danyal sergisine gelenlerle sesiyle ulaştı. Nezih Danyal'ın sergisi 7 Mart'a dek açık kalacak. Sevgili Nezih Danyal'a geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, karikatür dolu nice yılar diliyoruz...

İzel Rozental'ın cep telefonu bağlantısı ile Nezih Danyal kendi sergisine cepten katılmış oldu:))

Serginin açılışına katılan karikatürcüler ve sanatseverler toplu halde...


Cihan Demirci, Kamil Masaracı ve Tan Oral sergi açılışında...
Hakan Çelik, Hatay Dumlupınar, Cihan Demirci ve Nuri Malkoçoğlu sergi açılışında...
(HABER: C.D. FOTOĞRAFLAR: AKDAĞ SAYDUT)

18 Şubat 2010 Perşembe

EMRE ULAŞ ÇİZİYOR

Emre Ulaş 18 Şubat 2010 tarihli "Cilalı Taş Devri" adlı çizgi bant karikatürünü MİZAHHABER'le paylaşıyor...
--------------------------------------------------------

AKDAĞ SAYDUT ÇİZİYOR


AKP İKTİDARINDA
GELDİĞİMİZ NOKTA:
"BENİM SAVCIM
SENİN SAVCINI DÖVER!"
Ülke akla ziyanların Türkiye'si... Lakin artık akla ziyanlığın da ötesine geçti... Ülkede mizahın hatta kara mizahın bile eleştiri sınırını aşan korkunç şeyler oluyor... Bir korku filmi sürüp gidiyor... Başka bir ülkede olsa 9 şiddetinde deprem sayılacak şeyler kendinden geçirilmiş, kendine yabancılaştırılmış bu toplumda artık artçı sarsıntı bile yaratmıyor. Hukukun tamamen ortadan yok edilmeye çalışıldığı ülke sonunda bir savcının bir başsavcıyı tutuklatmasına da tanık oldu. Adaletin artık neyin temeli haline geldiğini aşağıdaki karikatür gösteriyor... AKP iktidarı kendi yargısını, kendi savcısını yaratmakta kararlı görülüyor. "Kendin pişir kendin ye" bir iktidarla karşıkarşıyayız... Bu iktidar kendi düşüncesinden olmayan kimseyi dışarda ya da ülkede istemiyor. Sesini çıkaran ya içeri alınıyor, ya da ona "Çek git" deniyor... Bu ülkede çok ama çok kötü iktidar gördük ama bu kadar kötüsünü, bu kadar zarar verenini hiç görmedik... Yandaş medyadan sonra yandaş bir yargı yaratma peşindeki AKP iktidarı açık açık "Benim savcım" "Senin Savcın" diyerek zaten yara-bere içindeki hukuk düzenini toptan imha ediyor... Yasama, yürütme, yargı... Yasayan ve yürüten bir düzen kendine ait bir yargı düzeni peşinde... Eğer onlardan değilseniz; sesini çıkarma hakkınız, yaşam hakkınız, çalışma hakkınız, soluk alma hakkınız yok artık bu ülkede...
İnsafın yok edildiği, vicdanın tükendiği daha doğrusu sözün tamamen bittiği anlardayız... Tarih böylesi günlerde gıkını çıkarmayanları da elbet unutmayacaktır... Bu yaşanan vahşi, bu yaşanan korkunç dönem, gün geldiğinde tarihin karanlık sayfalarındaki yerini alacaktır...Tıpkı daha önceki benzer dönemlerin tarihin karanlık sayfalarında aldığı yer gibi...
CİHAN DEMİRCİ ÇİZİYOR

BİROL ÇÜN ÇİZİYOR

17 Şubat 2010 Çarşamba

15. NEHAR
TÜBLEK
KARİKATÜR
YARIŞMASINDA
BİRİNCİLİK
ÖDÜLÜ OKTAY
BİNGÖL'ÜN
OLDU...

Beşiktaş Belediyesi ve Karikatürcüler Derneği’nin işbirliği ile gerçekleştirilen yarışmada birincilik Ödülü Oktay Bingöl kazandı. Ödül töreni 6 Mart 2010 Cumartesi günü saat: 19.00-21.00 arasında yapılacak...

Oktay Bingöl'ün birincilik kazanan karikatürü...

Bu ülkede bir yarışmayı 15 yıldır sürdürmek kolay bir iş değil... Üstelik adına ülkemizde yıllardır karikatür yarışması yapılan tek usta o: NEHAR TÜBLEK... Evet acı ama gerçek... Yitirdiğimiz karikatür ustalarından adına 15 yıldır yarışma yapılan sadece Nehar Tüblek. İşin gerçeği; Beşiktaş Belediyesinin ciddi anlamdaki maddi desteği ve Nehar Tüblek'in eşi İhsan Tüblek'in eşine sahip çıkan sevgi dolu çabaları olmasa belki bu yarışma da çoktan sonlanmış olacaktı. Beşiktaş Belediyesi ve Karikatürcüler Derneği’nin işbirliği ile gerçekleştirilen 15. Nehar Tüblek Karikatür Yarışmasının bu yılki yarışmanın konusu: "Komşularla Sıfır Sorun" olarak belirlnemişti. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Beşiktaş Belediyesi Başkan Vekili Kemal Çiloğlu ve karikatüristler; Ercan Akyol, Musa Kart, Köksal Çiftçi, Raşit Yakalı, İbrahim Tapa’dan oluşan seçiciler kurulu birincilik ödülünü Oktay Bingöl'ün karikatürüne verdi. Yarışmada ikinciliği Sadık Pala, üçüncülük ödülü ise Serdar Günbilen kazandı. Mansiyonları kazanan isimler; Ahmet Öztürklevent, Aytür Şahinbay, Ekrem Borazan. Yarışmadaki özel ödüller ise şu şekilde sonuçlandı: Beşiktaş Belediyesi Özel Ödülü: Muammer Olcay, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Özel Ödülü: Fahri Eyican, Dünya Yayıncılık Özel Ödülü: Mahmut Akgün, Beşiktaş Jimnastik Kulübü Özel Ödülü: Mehmet Kahraman, Kabataş Erkek Lisesi Eğt. Vakfı Özel Ödülü: Sami Caner, Nehar Tüblek Ailesi Özel Ödülü: Muammer Bilen, Karikatürcüler Derneği Özel Ödülü: Coşkun Göle.

Bu yıl 15 kez gerçekleşen yarışmanın Ödül Töreni her yıl olduğu gibi gene 6 Mart tarihinde Saat:19.00-21.00) Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezinde yapılacak...


16 Şubat 2010 Salı

15 Şubat 2010 Pazartesi

RTÜK'TEN ŞİMDİ DE
TENTEN'E 50 BİN LİRA
PARA CEZASI!

Televizyonların ahlak zabıtası RTÜK bu kez de; 81 yıllık çizgi roman karakteri Tenten’in filmine, ‘’Sigara içtiler’’ diye, 50 bin lira para cezası verdi.

Dizi ve kliplere ‘’Müstehcen’’ diyerek ceza veren RTÜK, (Oysa eski başkanı nelerle suçlandı ama en ufak bir ceza almadı!!!!) şimdi de çizgi filmlere el attı. Tam 81 yıldır bütün dünyada beğeniyle izlenen çizgi roman karakterlerinden Tenten’e de ‘’Sigara içtiler’’ diye 50 bin lira para cezası uygulandı. Ceza, çizgi filmin gösterildiği TV 8’e verildi.

GAZETEPORT adlı internet sitesinin edindiği bilgiye göre RTÜK’ün son toplantısında TV 8’de gösterilen Tenten adlı çizgi film değerlendirildi. Filmde Tenten’in mücadele ettiği mafya üyelerinin ‘’Sigara içtiği’’ ve bu durumun da, Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanuna aykırı olduğu kararına varıldı. Bu karara RTÜK üyelerinden Hülya Alp karşı çıkarak ret oyu verdi. Vahap Darendeli ise çekimser oy kullandı. Ret oyu veren Hülya Alp, ‘’Animasyonlarda, mutlaka kötü bir karakter ve olumsuz davranışlar olur. Bu karakterler ve olumsuz tavırlar, çocukların kötüyü örnek almaması ve eğitimi içindir. 81 yıllık bir çizgi roman karakteri dolayısıyla ve tütün mamulleri yasası gerekçe gösterilerek ceza verilmesine karşıyım’’ dedi. Bir çizgi film karakterini pekçokları gibi gerçek zannetmediği için kendisini kutluyoruz.

81 YILDIR PİPO İÇİYOR

Tenten karakteri, Belçikalı sanatçı Herge tarafından 1929'da yaratıldı. Önce izci, sonra asker, ardından da gazeteci olan Tenten, ilk çizgi romanında Sovyetlere karşı mücadele etti. Entellektüel ve politik mesajlar veren Tenten, golf pantolonu giydi, Uzaydan, Ant dağlarına kadar, birçok yere gitti ve kötülerle mücadele etti..
Tenten’in sadık dostları arasında yer alan Kaptan Haddock ise eski bir denizciydi. Kaptan şapkası ve göğsünde çıpa amblemi bulunan balıkçı yaka kazak giydi. Ağzından da piposu eksik olmadı. Tenten karakterleri arasında melon şapkalı Profesör Turnusol ile, Tenten’in sadık köpeği Boncuk da yer aldı. (Haber: Gazeteport)


MUSA KART ÇİZİYOR

Yargıda ürkütücü tablo: 50 bin sanığın yargılandığı 14 bin 809 dava zamanaşımından düştü.


Musa Kart'ın 15 Şubat 2010 Pazartesi günü Cumhuriyet'te yayınlanan karikatürü...

14 Şubat 2010 Pazar

MİZAHHABER 14 ŞUBAT'TA
ALIŞVERİŞ MERKEZİ HALİNE
GELMİŞ ARSIZ SEVGİLİLER
GÜNÜNÜN DEĞİL HARBİDEN
YALNIZLARIN YANINDA...
MİZAHHABER, gene farkını ortaya koyuyor...Ne de olsa; mizah dediğimiz özel vaka sürüden ayrılmış bir iştir. Günümüz mizahçıları mizahın bu özel durumunu unutup global bir sürünün peşine takılsa da biz MİZAHHABER olarak sürüden ayrılmaya inatla devam edeceğiz... Bu nedenle son yıllarda yaşamımıza daha günler öncesinden bir gerilim malzemesi olarak sokulan, tamamen ticaret metası haline gelmiş "14 Şubat Sevgililer Günü"nü bir kez daha REDDEDİYORUZ... Bugünün de günümüzde "mahalle baskısı" denilen o dinci baskıdan hiçbir farkı yok aslında...
Oysa aşk baskı kaldırmaz... Aşk isyandır... Aşk başkaldırmadır aslında... Aşkların ayağa düşüp, ayakta sektirildiği, yerlerde gezen "aşkım" sözcüğünün artık dakika 35 kez filan söylendiği günümüzde, aşk denen güzelliği böylesi "ucuz" günlere peşkeş çekmeyeceğiz... Aşkta indirim olmaz... Aşkta 12 taksitle ödeme yapılmaz... Aşk bir alışveriş merkezi yani AVM değildir... "Bir zamanlar ayıp olan birşeye "AAAVVV" diyerek yüzü kızaran bir toplum şimdilerde sevgililer günü deyince "AVM" diyor sadece... Günümüzde tüketim toplumu olmaktan başka bir boka yaramayan dandikten bir gençlik üretildi ne acı ki... Birbirine her saniye "aşkım" diyerek aşkın da içine eden, zerre kadar beklemeyi bilmeyen ama bu arada bir ömrü beklentilerle çarçur eden, sermaye gruplarının güdümünde en değerli günlerini haybeye yaşayan bir gençlik bu.
Bu nedenle biz dandik sevgililerin değil, bu boku çıkmış düzende harbiden "YALNIZLARIN" yanındayız... Bu boktan düzende tüketim toplumunun uzağında yani; yalnız kalabilmenin bir erdem olduğuna inanıyoruz... Bu nedenle medyatik olmayan tüm harbi yalnızlara MİZAHHABER olarak mizah dolusu sevgilerimizi yolluyoruz...

(Yazı ve karikatür: Cihan Demirci)

CİHAN DEMİRCİ ÇİZİYOR:
"ZAMANE AŞKLARI..."
BİROL ÇÜN ÇİZİYOR

KEMAL URGENÇ
KARİKATÜR
SERGİSİNDE
"BİTMEDİ" DİYOR...

Karikatür sanatçısı Kemal Urgenç 12 Şubat 2010 Cuma günü akşamı Kadıköy'de açtığı "BİTMEDİ" adlı karikatür sergisinde her türlü olumsuz ortama inat karikatür de, sanatta bitmedi diyor...

Kemal Urgenç'in "BİTMEDİ" başlıklı karikatür sergisi 12 Şubat Cuma akşamı, Kadıköy Belediyesinin Merkez Sanat Galerisinde açıldı. Karikatürcüler Derneği başkanı Metin Peker'in açılış konuşması ardından yazar-şair Afşar Timuçin söz aldı ve Urgenç'in karikatürcülüğünü anlattı. Daha sonra söz sergi sahibi Kemal Urgenç'teydi. 40'tan fazla karikatürün yer aldığı sergide Kemal Urgenç tüm olumsuz söylemlere ve koşullara rağmen karikatürün de, sanatın da bitmediğini haykırıyordu adeta. Pek çok karikatürcünün ve sanatseverin açılışına katıldığı bu sergi 19 Şubat'a dek açık kalacak.

Sergideki "BİTMEDİ" sözcüğünü özetleyen bir çalışma...

Sergiden bir karikatür...

Açılışa katılanlardan bir grup...

Kemal Urgenç açılışa katılan karikatürcülerden bir grupla birlikte...

(Fotoğraflar: Akdağ Saydut-Cihan Demirci)



SERKAN VE SEZER'İN
MİZAH YAZILARI...
Size iki blog-site haberimiz var MİZAHHABER'de... İlki; genç mizah yazarı Aysberg yani Serkan Ege artık yepyeni mizah yazılarıyla her haftanın cumartesi günü http://aysberg.org/ adresinde. Yolladığı mailde şöyle diyor Aysberg: "Zaman zaman mini hikayeleri, zaman zaman da kısa anektodlarıyla yüzünüzde bir tebessüm oluşmasını istiyorsanız her cumartesi aysberg.org'u ziyaret edebilirsiniz..."

Sezer İltekin de mizahi yazılarının yer aldığı blog sitesinin haberini iletmiş bize... Adresi şöyle:
http://www.kelimelerbenim.com

11 Şubat 2010 Perşembe

VAHİT AKÇA TEKEL İŞÇİLERİ
İÇİN ÇİZMEYE DEVAM EDİYOR...







10 Şubat 2010 Çarşamba

KEMAL ÜRGENÇ'İN "BİTMEDİ"
KARİKATÜR SERGİSİ
12 ŞUBAT'TA KADIKÖY'DE
AÇILIYOR...
12-19 Şubat tarihleri arasında Kadıköy Belediyesi Merkez Sanat Galerisinde Kemal Ürgenç “Bitmedi” adlı 14. kişisel karikatür sergisini açıyor.

14. kişisel sergisini açan sanatçının sergide 40'dan fazla karikatürü sergileniyor. Ürgenç; Renk, leke ve çizgi unsurlarını birarada taşıyan karikatürlerle sanatseverlerin önüne çıkıyor. Ürgenç’in çizgilerinde avant-garde anlatımla, buna uygun çizgi dünyası hiç de rastlantısal değildir. Yer yer şaşırtıcı, yenilikçi yaklaşımı çizgi dilinin tercih nedenlerinden birileri olmuştur. Onun çizgisindeki yolculuğu uzun zaman dilimini kapsıyor. Bir yandan 50 kuşağının mirasını devrelmişken bir yandan da kendi harcı ve kumuyla inşaasını kuruyor. Bunu da yığma bir renk anlayışı ile değil, canlı bir renk armonisi ile yapıyor. Bizi bir yerden alıp, başka bir yere götüren, ses veren görüntü sunan bir renk uyumu bu.

Çizgilerinde doğa - insan etkileşimi içinde barış, demokratik rejim sorunları, hayata dönük sorular, medya, insan hakları gibi kavramları gibi ele almaktadır.Bu temalar özellikle 80-90 ‘lı yıllarda aydınlanma karşıtı görüşler tarafından hayli aşındırılmıştı. Özellikle şiirin, tiyatronun, edebiyatın, plastik sanatların bitişini ilan etmişlerdi. Hatta daha ileriye götürüp tarihin sonu tezleriyle ifade ediyorlardı. Artık belirsizliklerin, somutun yerine tahayyülün ikame ettiği bir dönemden söz edilmekteydi. Bu sergi böyle bir itirazı kapsıyor belki de. Bu itiraz zaten karikatürün kendi hamurunda varolan ruhuna tam denk düşen bir tavır oluyor.

KEMAL ÜRGENÇ'İN ÖZGEÇMİŞİ:

1966 İzmir (Ödemiş) doğumlu. Yedi yaşında ailesiyle Istanbula yerleşti.1982 yılından bu yana resim / karikatür sanatı üzerine çalışmalar yapmaktadır. Ürünlerini birçok siyaset ve edebiyat dergisinde yayınlandı. Günlük basında Radikal ve Cumhuriyet (halen devam ediyor) gazetelerinde çalıştı. Bir grup çizer arkadaşıyla Homur Mizah Gazetesi’ni çıkardı. Istanbul, Tekirdağ, Trabzon, Zonguldak, Ödemiş, Cide (Kastamonu) gibi değişik yerlerde sergiler açtı. 1998 -1999 yıllarında Karikatürcüler Derneği’nde Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu. Karikatür ve çocuk kitapları yayınlandı. Karikatür yarışmalarından birçok ödül kazandı. Bando, Sanal Politikacı, Ağaç adlı animasyon çalışmaları yaptı. Çocuk dergilerinde illüstrasyonlar çizdi. Yurtdışında Kanada, İngiltere, Almanya, Belçika, Japonya, Brezilya gibi ülkelerde karma karikatür sergilerine katıldı.

SERGİLER:

1986- İstanbul Kadıköy Moda Sineması-Karikatür Sergisi
1987- İstanbul Yıldız Üniversitesi -”Istanbul’ da Bir Öğrenci” Karikatür Sergisi
1988- İstanbul Yıldız Üniversitesi -”YÖK” Karikatür Sergisi
1989- İstanbul Beyoğlu Dünya Sineması -”Istanbul’ da Bir Öğrenci” Karikatür Sergisi
1990- İstanbul Yerebatan Sarayı Karikatürcüler Derneği -”Düşişleri Bakanı” Karikatür Sergisi
1996- İzmir / Ödemiş Belediye Salonu-”Düşişleri Bakanı” Karikatür Sergisi
1999- İstanbul - Okmeydanı-”Çizgisini Kaybetmeyen Çizgiler 1” Karikatür Sergisi
2000- İstanbul - Kültür Dostları Derneği-”Çizgisini Kaybetmeyen Çizgiler 2” Karikatür Sergisi
2001- Zonguldak -Sergi Odası Karikatür Sergisi
2002- İzmir - Kuşadası-Karikatür Sergisi
2003- Trabzon İş Bankası Galerisi-Karikatür Sergisi
2004- Tekirdağ Belediye Salonu - Karikatür Sergisi
2006- Kastamonu / Cide - ADD Sergi Salonu - Karikatür Sergisi


Bilgi İçin GSM: 0530 881 72 98
12 -19 Subat 2010
Kadıköy Bld. Merkez Sanat Galerisi
Kadıköy Belediyesi Meclis Binası
Kadıköy Eski İskele (Beşiktaş) Karşısı
Tel: 0216 337 86 11
Açılış: 12 Subat 2010 Cuma saat:18.00



METİN AKBULUT
YAZIYOR...

TARAF


- Nerdesin, ne taraftasın?

Deniz Fenerini geç, Cumhuriyet Caddesinden sola dön, Atatürk Bulvarından ilerle…

-Yok ben öyle anlamam ben sana anlatayım, sen gel.

AB’yi arkana al, demokrasi tramvayına bin, birinci değil, ikinci sivil toplum tarikatlarında in, Mc Donalds’ı geç, ikinci Cumhuriyet Parkından sağa dön.

Deniz Feneri tarafından gidilmiyor mu? Oradan sola dönsem?

- Yav… orayı tam bilmiyorum, “bizim çocuklar” o taraftan gitmeyin diyorlar, bu taraflarda sola dönüş yok, bizim o taraflarda bezimiz yok. Biz beynimizin sağ tarafını kullanıyoruz.

Beynin sağ tarafını kullananlar deniz fenerini, tekel işçilerini, tele kulağı duymuyor herhalde…

-Yok, ben uzaklardayım gelemem.

Yine duymadın… Benimle teğet mi geçiyorsun, nerdesin Soros körfezi taraflarında mısın? Gemicikte her tarikattan bir çift olması gerekirken döneklerden koymamışlar, çiftini bul, seni de getirsinler.

- Yeşil başlı gövel ördek, başı yeşil diye gemiciğe alınmamış, orası kamusal alana mı giriyo çok üzüldü ağladı… Benim “okyanus uçamaz raporum” var, denizleri yaracak gücüm de yok, gelmem zor gibi…

Bi süre kaf dağında yaşadıktan sonra, memeleriyle ünlü yöremiz silikon vadisinde memelerin zirve noktasında yaşamağa başladım. Geçen gün sizin taraflardan bi arkadaşı, rus salatası yerken gördük, hemen beynini pardon, midesini yıkadık, sonra mc donalds a götürdük, bi de üstüne Türk- İslam sentezi tadında zemzem kımız içirdik. Şunu söyleyeyim benim tele kulakla işim olmaz, benim işim memelerle… tele-kulak memesi falan deseydin ilgimi çekebilirdi. Torunum olursa adını Memecan veya Memecanan koyacağım.


Sen şimdi batıdasın değil mi?

- Hep batıya giderek doğuya, yani bana ulaşabilirsin, taraflarım değişebilir, bugün batı olur, yarın doğu olur. Demokratik ülkelerde doğu batı diye ayrım yapılmaz, isteyen doğu’ya batı, batıya doğu der…

Ayrıca demokratik ülkelerde çanak sorular sorulur, gaz zammı hakkında bi şey düşünmek zorunda değilim, zaten tam gün yasası çıktı 15 günde bi komplo senaryosu yazmam gerekiyor

gaza getirmeyin beni “gazcı kardeşler”…

Ne senaryosu yazman istendi…?

- Silikon vadisindeki memelerin üzerindeki 20.000 fersah’a kartopuyla saldırı planı…

Bizim taraftakiler bile senaryomu biraz komik buldular, düzeltmeye çalışıyorum

Arkadaşınızın kocası J.Bond’un sınıf arkadaşıymış bu doğru mu?

- Eskiden birlikte çalışmışlar, James’in bi tarafı uzadı, artık görüşmüyorlar. James, kozmik oda zannedip, kadıncağızın odasına dalmış, bizim yabancı damat da kızmış Bond’a… Son Bond, bizim yabancı damat olacak, senaryoyu da bizim taraf yazdı. Bond kızı da türbanlı olacak. O da eş durumundan bizim tarafta anlayacağınız…

Tekel işcileri, telefon dinlemeleri hakkında hiç bi şey yazmıyorsun?

- Tek – el… Demokratik değil, neden çift el değil… Sol el mi? Neden öbür teki, yani sağ teki yok, yoksa sağ el kesildi mi? Kesintinin taraflarımıza iade edilmesi istiyoruz. Elin çiftini getirin gemicikte yeriniz hazır. Telefon dinlemeleri demokrasinin gereğidir, kaç yıldır dinlemediniz bu halkı biz dinliyoruz.


METİN AKBULUT


9 Şubat 2010 Salı

VAHİT AKÇA TEKEL
İŞÇİLERİ İÇİN ÇİZİYOR...

COŞKUN GÖLE ÇİZİYOR

5 Şubat 2010 Cuma

MUSA KART ÇİZİYOR
Terör kurbanlarının eşyalarıyla müze kurulması öneriliyor.

Musa Kart'ın 5 Şubat 2010 tarihinde Cumhuriyet'te yayınlanan karikatürü...

GDO'LU MISIRA GEEEEEEL!

Genetiği değiştirilen organizmalar içinde mısırın yeri ayrı, mısırın yeri başka...En fazla bozulma onda yaşanıyor... Yakında Afrika'dan ülkemize gelmesi beklenen yeni sütlü mısırlar bu boyutta olacak. Onun bir tanesi adamın kafasını yaracak! Hey gidinin sütlü mısırı heeeey! İnsanoğlunun açgözlülüğü sayesinde sütten de kesildin ya sonunda. O halde bağıralım hadi: "GDO'LU MISIRA GEEEEEEEEL!.." (Birsen Şafak)