19 Mart 2010 Cuma

ESKİ ÇALIŞMA
ARKADAŞI
VE ADAŞI BÜLENT
ARABACIOĞLU'NUN
KALEMİNDEN
BÜLENT DÜZGİT
19 Mart Cuma günü Fatih Camiinden uğurladığımız Bülent Düzgit ustanın, Çarşaf dergisi yıllarından eski çalışma arkadaşı ve adaşı, karikatür ve çizgi roman ustası sevgili BÜLENT ARABACIOĞLU ile Bülent Düzgit'in ölümü sonrasında bir kaç kez konuştuk... Kendisinden BÜLENT DÜZGİT üzerine bir yazı istedik. O da MİZAHHABER için bir yazı kaleme aldı ve yolladı... Bu yazıyı sizlerle paylaşıyor, sevgili Arabacıoğlu ustaya teşekkür ediyoruz...

Henüz 23 yaşımda girdiğim Hürriyet gazetesinde tanıdım adaşım Bülent'i. Nedenini hala bilemem ama adından önce herkesin ona “Doktor” lakabı ile hitap etmesi başta çok garibime gitmişti. Fakat zaman geçtikçe Doktor'a öyle alıştım ve öyle ısındım ki anlatamam. O günlerde henüz çizgide amatörüm, Doktor çalışırken kağdının içine düşeceğim adeta, o kadar imreniyorum, özeniyorum. Hakikaten usta bir karikatürist, ilüstratör...Aslında benden birkaç yaş ilerde ama yeteneği almış başını gitmiş.

En yakınındaki bizler dışında onun bu ustalığını bilen azdır. Çünkü daha sonraki “Çarşaf Mizah Dergisinde de süren birlikteliğimiz süresince gördüm ki Doktor'un yayınlanmayan veya ortaya çıkarmadığı çizgileri, yayınlananların yanında buzdağının su altında kalan kısmı gibiydi...

Hepimizin stres içinde zamanla yarışıp dergiye çizecek esprileri düşünürken Doktor müsvette kağıdına gerek görmeden çıkardığı resim kağıdına aklındaki çizimi yaparken, bir yandan da ayağıyla tuttuğu tempo eşliğinde çok sevdiği fasıl nağmelerini mırıl mırıl mırıldanırdı.Çok doğal olarak da onun bu rahatlığı hepimize bir keyif, huzur verirdi...Fakat bu kadar güzel kızlar çizebilen, yeri geldiğinde mizahın en sivri oklarını çekinmeden gerekli yerlere fırlatabilen, rahatlatıcı, dingin biri olan Doktor, inanılmaz derecede mahcup, çekingen ve annesi ile beraber yaşayan, müthiş içine kapanık bir insandı. En sinirlendiği anda bile ağzından değil bir masum küfür, tek kötü söz bile duymamışımdır.

Araya giren yıllar, gelecekle ilgili planlarımızın farklılığı zaman içinde bizleri birbirimizden koparıp, doğal olarak değişik yerlerde yaşamımızı sürdürmeye zorladı. Fakat yine de birbirimizi çizgilerimizden takip ediyor, arada bir de olsa birbirimize selamlar yolluyorduk.

1998 yılında ben kalp krizi geçirip de by-pass ameliyatımı yaparken, Sayın Prof.Dr.Bingür Sönmez'den öğrendim ki, bizim Doktor da aynı kaderi paylaşıp, aynı masada sağlık bulmuş...

Ve biz yine uzun bir hayat koşturmacasının içinde ayrı köşelerde yolumuza devam ederken bu gün öğreniyorum ki o sessiz, mahcup, çekingen Doktor, hiçbirimizin haberi olmadan, sessiz...mahcup...aramızdan çekilip gitmiş...

Ben inanıyorum ki o yine gittiği yerde mırıl mırıl aşağıya, bizlere bakıp, ayağıyla temposunu tutup fasılını geçiyordur...Bizlere bıraktığın güzel anılar, çizgiler için sana teşekkür ederiz Doktor...Onca yalınlığına, sessizliğine rağmen sen bizim için gerçekten rengarenk biriydin Bülent...

Allahtan rahmet, sevdiklerine başsağlığı diliyorum...

Bülent Arabacıoğlu

ÇARŞAF dergisinin 15 Aralık 1976 tarihli, 1. yaşgünü sayısının kapağı... En sağda ayakta Bülent Düzgit görülüyor... Bize bu kapağı ileten sevgili Bülent Arabacıoğlu da en solda ayakta...