30 Ekim 2010 Cumartesi

ZAGOR'UN ÇİZERİ GALLİENO
FERRİ ÖNCE KADIKÖY'DE
SONRA TÜYAP'TA...
30 Ekim 2010 Cumartesi günü açılan 29. İstanbul Kitap Fuarı bu yıl pek çok yabancı çizgi romancıyı konuk edecek. Bunlardan şüphesiz bizler için en ilginç isim Zagor'un çizeri Gallieno Ferri. Ferri 4 Kasım gecesi önce Kadıköy'de Kargaart'a sonra da 6 Kasım'da Tüyap'a konuk olacak...

MİZAHHABER- Zagor’un efsanevi çizeri Gallieno Ferri ve İtalya’nın önde gelen çizgi roman çizerleri 29. Tüyap İstanbul Kitap Fuarı kapsamında Türkiye'ye konuk oluyorlar. 29. İstanbul Kitap Fuarına başta efsane çizgi roman Zagor'un çizeri Gallieno Ferri olmak üzere; Gianfranco Manfredi, Moreno Burattini, Graziano Romani, Laura Scarpa, Marcello Toninelli, Diego Cajelli, Riccardo Burchielli ve Marco Schiavone konuk olarak katılacaklar. İtalyan çizgi roman çizerleri; 6 Kasım 2010 Cumartesi günü İstanbul Kitap Fuarı’nda düzenlenecek söyleşide okurlarıyla buluşacak. 6 Kasım Cumartesi Tüyap'ta Karadeniz Salonunda saat:18.30'da başlayacak olan söyleşide "Amerikan Çizgi Romanları ve Fumetti" konuşulacak. Bu söyleşiye; Gallieno Ferri, Gianfranco Manfredi, Laura Scarpa, Moreno Burattini, Diego Cajelli, Riccardo Burchielli, Marcello Toninelli ile Türk çizgi romancı Ersin Burak katılacaklar. Ancak Kadıköy'lüler TÜYAP'taki etkinlikten 2 gün önce Kadıköy Kadife Sokak'taki Kargaart'ta düzenlecek özel gecede Zagor'un çizeri Ferri ile tanışabilecekler.

4 KASIM GECESİ FERRİ KARGART'TA...

30 yaşın üstü, özellikle de 40 yaş üstü herkesin yaşamında epeyce önemli yer tutan çizgi romanlardan biri olan Zagor'un 81 yaşındaki çizeri Gallieno Ferri 4 Kasım Perşembe gecesi 1001 Roman Yayıncılığın organize ettiği gecede Kargart'a konuk olacak. Gecede İtalyan rock yıldızı Graziano Romani Zagor için çıkarttığı "Zagor King Of Darkwood" adlı albümünü canlı olarak seslendirecek. Geceye katılanlar bu konserin öncesinde Kargaart'taki Zagor sergisini gezebilecek ve Ferri'nin söyleşisini dinleyebilecek ve Ferri'ye Zagor imzalatma şansı bulabilecek...

KADİR
DOĞRUER'İN
"MELEK"
KARİKATÜRLERİ
SERGİSİ
4 KASIM'DA
AÇILIYOR
Doktor-karikatürcü Kadir Doğruer sergi davetini şöyle haber veriyor: "4-30 Kasım arasında Karaköy'deki Schneidertempel Sanat Merkezinde "Melek" temalı karikatür sergim olacak. 4 kasım Perşembe günü, saat 18:00-20:00 arasındaki açılış kokteyline tüm karikatür dostları davetlidir..."
KADİR DOĞRUER

29 Ekim 2010 Cuma

KUTLAYACAK
BİRŞEY
KALDI MI?
Hava bile kaç gündür aralıksız ağlıyor... Gün: 29 EKİM... Gök hüngür hüngür... Hava muhalefeti bile ülkedeki silik-soluk muhalefete adeta "Kutlanacak birşey kaldı mı?" diyor dinmeyen bir yağmuru arkasına alarak... Mustafa Kemal'in 87 yıl önce kurduğu Cumhuriyet'ten 2010 Türkiye'sinde geriye ne kaldı dersiniz?.. Gün bayrak asma, bayrak sallama günü müdür yoksa o bayrakları yarıya indirme zamanı mı?.. MİZAHHABER olarak farkımızı ortaya koyup şunu diyoruz: "Eğer bu ülkenin çağdaş ve aydınlık yarınları için birey olarak herhangi ÇABA İÇİNDEYSEN; gün 29 Ekim'lerden 29 Ekim'lere bayrak asma, kutlama yapma, geçmişin yok edilmiş güzellikleriyle haybeye övünme günü değil, o bayrağı yarıya indirip düşünme günüdür, yapılan hataları tekrar etmeyip, silkinme günüdür. 29 Ekim, şu içinde bulunduğumuz rezil ortamda ancak böyle bir gün olduğunda anlam bulacaktır..."
M İ Z A H H A B E R

28 Ekim 2010 Perşembe

BİROL ÇÜN ÇİZİYOR

COŞKUN GÖLE ÇİZİYOR

AKHİSAR
BELEDİYESİNDE
KARİKATÜR
ATÖLYESİ

Akhisar Belediyesi tarafından organize edilen Karikatür Atölyesi başladı. Çoğunluğunu öğrencilerin oluşturduğu tüm vatandaşların katılabileceği Karikatür Eğitim Atölyesi yaklaşık 2011 Mayıs ayına kadar hafta da 1 gün ve iki gurup halinde yapılacağı belirtildi. 28 yıldır Karikatür dünyasında boy gösteren Sadık Pala eğitmenliğinde Karikatür Atölyesine yaklaşık 90 kişi başvuruda bulundu.



Yoğun ilgiden dolayı 2 grup halinde haftanın ilk günü iki farklı saat aralığında yapılan karikatür Eğitim Atölyesi için ilk olarak katılımcılara Akhisar Belediyesi Meclis Salonunda ön bilgiler verildi. Eğitmen Karikatürist Sadık Pala eşliğinde eğitimin ilk haftasında bu eğitim süresince öğrencilerin eğitimlerini aksatmamaları için de öğütlerde bulundu.

Anadolu Üniversitesi
Karikatür Müzesi
CEMALETTİN
GÜZELOĞLU’NU
KONUK
EDİYOR

Anadolu Üniversitesi Karikatür Sanatını Araştırma ve Uygulama Merkezi’ne bağlı Eğitim Karikatürleri Müzesi sezonun ikinci sergisinde Cemalettin GÜZELOĞLU’nu konuk ediyor. 3 Kasım 2010 Çarşamba günü saat;17.30da açılacak sergi ile Eskişehirli sanatseverler Güzeloğlu’nu daha yakından tanıyacaklar.


Cemalettin Güzeloğlu: 1954 yılında Bafra’da doğdu. Üniversite eğitimini tamamladıktan sonra bir bankanın tanıtım bölümünde çalışmaya başladı. Bankanın kültür yayınlarında çizgileri yayımlandı. 2002 yılında bankadan müdür yardımcısı görevinde iken emekli oldu. Grafik ve karikatür üzerine çeşitli gazete ve dergilerde çalışmalar yaptı. Bu çalışmalarını halen İzmir’de devam ediyor. Karikatür alanında karma sergilere ve yarışmalara da katılan Güzeloğlu, bu katılımlarını da sürdürmektedir. Yurtiçi ve yurtdışı yarışmalardan çeşitli derecelerde 70’in üzerinde ödülü bulunmaktadır. Evli ve bir oğul babasıdır.

Tümü renkli/orijinal 60 karikatürden oluşan bu kişisel sergi onun ustalık dönemini yansıtmaktadır. Bol ödüllü olmasına rağmen kendini öne çıkarmayı pek sevmeyen alçakgönüllü sanatçının özgün karikatürlerini mutlaka görün, seveceksiniz. Sergi bir ay açık kalacak.

“Kırk Yılda Bir”
CEMALETTİN GÜZELOĞLU KARİKATÜR SERGİSİ
Açılış: 03 Kasım 2010 Çarsamba Saat: 17.30
Yer: Anadolu Üniversitesi Egitim Karikatürleri Müzesi Akcami Mh. Malhatun Sk. No:6 Odunpazarı ESKIŞEHIR
Sergi Süresi: 03 Kasım 2010 – 03 Aralık 2010


23 Ekim 2010 Cumartesi

İBRAHİM SARI'DAN
YAZISIZ KARİKATÜR
KİTABI: "İŞTE HAYAT"

Üçüncü kitabını yayımlayan İbrahim Sarı karikatürcü kökenli olup, Sabah grafik servisi yönetmeni olarak çalışma yaşamını sürdürüyor. Esprilerin tamamen çizgilerle anlatıldığı "İşte Hayat" adlı kitaptaki strip karikatürlerde konuşma balonu yer almıyor.

Usta karikatüristin Pijama Ailesi serisinin dışında ‘strip’ karikatürlerden oluşan ve esprilerin tamamen çizgiyle anlatıldığı yazısız yeni kitabı ‘İşte hayat’, O2 yayınlarından çıktı. Türkiye’de bu tarz bir karikatür kitabının pek olmadığını, yurt dışından Sempe, Aragones ve Mordillo gibi ustalardan esinlendiğini söyleyen İbrahim Sarı, evde, işte, sokakta sosyal yaşamı konu alarak insanların mizahi durumunu balon yazısı kullanmadan bir kaç kareyle anlatmış...İbrahim Sarı daha önce de çocuklar için çizgi bant "Pijama Ailesi"nin maceralarından oluşan kitaplar yayımlamıştı.

22 Ekim 2010 Cuma

ÜSKÜDAR
AMERİKAN
KOLEJİNDE
KARİKATÜR
VE MİZAH DOLU
BİR GÜN!

Cihan Demirci, 21 Ekim Perşembe günü ülkemizin köklü eğitim kurumlarından Üsküdar Amerikan Kolejine konuk oldu. Önce okulda yeni kurulan Mizah Kulübünde bir söyleşi gerçekleştiren Demirci, daha sonra da Resim dersinde "Karikatür ve Biz" başlıklı görsel sunumda liseli öğrencilere hem karikatür çizmenin inceliklerini hem de mizah tarihimizden önemli kilometre taşlarını anlattı ve etkinliği kendi karikatürlerinden oluşan bir sunumla noktaladı.

Resim dersine konuk olan Cihan Demirci sunum sonunda liseli öğrencilerle...

Karikatürcü ve mizah yazarı Cihan Demirci, 21 Ekim 2010 Perşembe günü, Üsküdar Amerikan Kolejinin konuğuydu. Demirci, Okulun Türkçe-Edebiyat Bölüm başkanı Ayşe Hillhouse ile Sosyal Bilimler Bölüm başkanı Hülya Mater öğretmenlerin refaketinde okulda 2 ayrı kültürel etkinliğe katıldı. Öğlenden önce, okulda bu yıl kurulan Mizah Kulübünin haftalık toplantısına giren Cihan Demirci, bu toplantıda Mizahı ve Karikatürü temel yönleriyle anlattıktan sonra Resim öğretmeni Nurhan Yapıcı'nın dersine girerek "Karikatür ve Biz" başlıklı görsel sunumu gerçekleştirdi ve etkinliği kendi karikatürlerinden örnekler sergileyerek tamamladı. Mizah ve karikatür adına bir kulüp oluşturan Üsküdar Amerikan Kolejinde önümüzdeki dönemde de bu tür etkinlikler sürecek.
KARİKATÜR VE MİZAH MÜZESİ
ARTIK "KARİKATÜR VE
MİZAH MERKEZİ"
ADIYLA TEPEBAŞI'NDA

İstanbul'da Saraçhane'de Gazanferağa medresesinde uzun yıllar hizmet veren ancak daha sonra Belediye tarafından bu medresesinin onarıma alınmasıyla epeyce bir süre kapalı kalan Karikatür ve Mizah Müzesi artık yeni bir isimle Tepebaşında... "Karikatür ve Mizah Merkezi" adıyla Tepebaşı'ndaki yeni ve modern binasında geçtiğimiz 16 Ekim Cumartesi günü gayriresmi açılışı yapılan merkez aslında tam olarak faaliyete başlamış değil, henüz çalışmalar sürüyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Karikatürcüler Derneği'nin ortak girişimi ile gerçekleşen ve 1975'den bu yana faaliyette bulunan, dünyanın en eski mizah ve karikatür müzelerinden biri olma özelliğini taşıyan yeni adıyla; İBB Karikatür ve Mizah Merkezi bundan böyle daha merkezi bir yerde karikatürcüleri-mizahçıları, karikatür ve mizahseverleri ağırlayacak.

Karikatürcüler Derneğinin Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışmasının 30. yılı nedeniyle davet ettiği 30 yabancı çizerin de katılımıyla açılan bu yarışmanın ödüllü karikatür sergisi yeni merkezin de ilk sergisi oldu. Karikatür ve Mizah Merkezi bir süre sonra eksiklerini tamamlayarak, karikatür ve mizah müzesinin eski işlevlerini daha artırarak yeni yaşamına Tepebaşında devam edecek.

2. ÇALIŞAN ÇOCUKLAR
KARİKATÜR YARIŞMASINDA
BÜYÜK ÖDÜL İBRAHİM
TUNCAY'IN OLDU
MİZAHHABER- “Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Vakfı ile Karikatür Vakfı işbirliği altında düzenlenen 2. Çalışan Çocuklar Karikatür Yarışması Büyük Ödülünü İbrahim Tuncay kazandı. Yarışmaya, Çalışan Kız Çocuklar konusunda toplam 142 karikatür katıldı. Tan Oral, Prof. Gürhan Fişek, İzel Rozental, Kamil Masaracı ve Nezih Danyal’dan oluşan jüri İbrahim Tuncay’ın karikatürünü Büyük Ödüle uygun buldu. İbrahim Tuncay 3 Kasım 2010'da Ankara'da açılacak sergiye davet edilerek sergi açılışında ödülünü alacak.

20 Ekim 2010 Çarşamba

TV'DE YAYIMLANACAK KARİKATÜR
EĞİTİM PROGRAMINDA YER ALABİLECEK
AMATÖR GENÇ ÇİZERLER ARANIYOR

Programda her bölümde 6 amatör çizer ve 1 usta karikatürcü olacak. karikatür sohbetiyle birlikte, tematik bir konu üzerine atölye çalışması yapılacak. bant çekim gerçekleşecek. Kasım ayından itibaren yayımlanmaya başlayacak. Katılımcılara yayımcı TV kanalı tarafından çeşitli hediyeler verilecek. Yalnız, amatör çizerlerin karikatür konusunda belli bir seviyeye ulaşmış olmaları gerekmektedir. Sıfır bilgiye sahip olan çizerler dahil edilmeyecektir.

Bu koşullara uygun olan ve katılmak isteyen çizerler, en kısa zamanda aşağıdaki mail adresiyle iletişim kurabilirler: azizyavuzdogan@gmail.com
BİROL ÇÜN ÇİZİYOR

15 Ekim 2010 Cuma

YÜREKLİ BİR KALEM
DAHA GİTTİ:
DENİZ SOM'U
YİTİRDİK...

2 yıla yakın bir süredir akciğer kanseri tedavisi gören Cumhuriyet Gazetesi yazarı Deniz Som'u 15 Ekim 2010 sabahı saat 06:50'de yitirdik... Deniz Som'un yakın çalışma arkadaşı, Deniz Som'un VAZİYET köşesine son 6 ayında "ÇİZİYET" karikatürleriyle katkı sağlayan Cihan Demirci DENİZ SOM'U ANLATIYOR...

Alanya'dan bir anı ; Kamil Masaracı, İbrahim Tapa, Deniz Som ve Cihan Demirci
...

...VE 'DENİZ' BİTTİ!

Datça Öykü Günlerine katılmak için geçen perşembe günü yola çıkmadan önce çok sevgili bir dostu, Prof. Dr. Tarık Minkari'yi toprağa vermiştik... Geçen Perşembe akşamı Datça için berbat bir havada yola çıkarken aklımda "Deniz Som" vardı. Aklım ona takılıydı. Son konuşmamızda morali çok bozuktu; "yaşam savaşından artık bıkıp yorulduğunu" söylemişti, konuşmayı yaşlı gözlerle zorlukla tamamlamıştım. 2 yıla yakın süredir Akciğer kanseriyle savaşan Deniz Som gibi inatçı, mücadeleci, hırslı, kavgacı bir insan verdiği mücadeleden artık bıkmış bir haldeydi. 20 yılı aşkın dostluğumuz Deniz Som'un Cumhuriyet'ten ayrıldığı 80'lerin sonunda başlamıştı. Nokta dergisinde sanırım.
Sonra o yanılmıyorsam 1993'te Cumhuriyet'e geri döndü ve "Vaziyet" köşesine başladı, bizim de sadece başlangıç faslındaki tanışıklığımız o köşeyle birlikte sağlam bir dostluğa dönüştü. 1995-1997 yılları arasında 3 yıl kadar onun Cumhuriyet'teki "Vaziyet" köşesine "Cihan Demirci'den Laforizmalar"ı yazdım. Sonra ben Milliyet'te devam ettim bu laforizmalara ama onunla dostluğumuz hiç kesintiye uğramadı. Milliyet'e gitmemin tek nedeni, profesyonel bir yazar-çizerdim ve yaşamam için telif gerekiyordu. Laforizmalardan oluşan "Aklımızda Hayırlısı Olsun" adlı kitabıma önsöz yazdı keyifle. Beni "Bu ülkenin Aziz Nesin sonrasındaki genç kuşak içinde yer alan en iyi mizah yazarısın" diyerek hep onore etti. Övgüleriyle yüzümü kızarttı. Sonuçta o da bir mizah ustasıydı. Yola çıktığında karikatür çizmeyi de denemiş sonra yazıda kaar kılmıştı. Benim çok yorucu olmasına rağmen hem yazar, hem de çizer olarak devam etmem onu çok mutlu ediyordu. Sonra Deniz Som'la Cumhuriyet gazetesi için düşündüğümüz pek çok mizah gazetesi projesi oldu, hiçbiri gerçekleşmeyen bu projeler için Cumhuriyet'te çok kafa yorduk, gerçekleşmeyen projeler nedeniyle karşılıklı olarak epey üzüldük. Onunla bir televizyon programı maceramızda oldu. Kent TV'de yaptığı programa mizahi haber metinleri yazdım bir kaç yıl boyunca. İyi bir ikiliydik. 2 yıl önce yeniden ikili olarak bir TV programı yapacaktık ama o sıralarda Deniz'in hastalığı patladı. Tabii unutulmaz anılarla dolu Alanya günlerimiz var. 2002'lerde başlayan bir uluslararası bir karikatür yarışmasının jüri üyeleri olarak her yıl Mayıs ayında Alanya'da 3-4 günlüğüne buluştuk sevgili Deniz'le. Bu buluşmalarda; Kamil Masaracı, Bedri Koraman, Mahmut Karatoprak, İbrahim Tapa gibi çizer dostlarım da vardı.

Deniz Som, 2007 yılının Aralık ayında beni aradığında daha önce de sayısız kez isteği olan bir konu için gazeteye çağırdı. Geçmişte yazılarımla katkı sağladığım "Vaziyet" köşesinde karikatür çizmemi istiyordu. O köşede çizen birlikte yıllarca çalıştığım Nuri Kurtcebe ağabeyin durumu benim için önemliydi. Deniz, Nuri'yle konuşulacağını söyleyerek benim çizmemi istedi. Gazeteye gittim, önce onunla konuştuk, sonra beni Yayın yönetmeni İbrahim Yıldız'ın odasına götürdü. O aralar annemin üzerine babamı yitirmiş, şaşkın ördek gibi bir haldeydim. Anlaşmıştık... Aralık sonlarına doğru Cumhuriyette başlayacaktım. Ama neler oldu, tam olarak anlayamadığım ama Deniz Som'un çok üzüldüğü bir süreç başladı ve bizim iş önce Aralık sonuna, sonra Ocak ayı başına derken tamamen kaldı...Yıllarca hep karşılıksız katkı sağladığım ama beni yorduğu için tam olarak bir türlü içine girmediğim Cumhuriyet için alışkın olduğumuz bir durumdu. o dönem arada kalan Deniz Som'a daha çok üzüldüm...

Sonra Deniz'in hastalığı çıkageldi. Ama inanın bu bizi pek şaşırtmadı. Günde 2-3 paket sigara için Deniz Som'la en fazla tartıştığım konu buydu. Sigara düşmanı biri olarak, bıyıkları sigaradan sararmış Deniz Som, sigarayı iş işten geçtikten sonra hastalığının başlamasına yakın bir zaman kala bırakabilmişti ama sigara ona gereken zararı vermişti. Tabii bir de asla unutulmayacak müthiş kavgacı, asabi ve işkilli bir yapısı vardı. Bazıları "Huysuz" dese de aslında aniden parlar bir süre sonra sönerdi. Ben de aniden parlayan, sinirli biri gibi durabilirim ama onun işkilli ruh halinin yanında hep onu yatıştırmaya soyundum ne zaman birlikte olsak...Deniz ve olay birbirine yakın bir ikiliydi ne de olsa...:)))

Derken sevgili kardeşim Deniz Som, bu yılın Mart ayında tekrar aradı, köşesinde çizmem için artık bir sorun kalmadığını, Nuri Kurtcebe ile de konuşulduğunu söyleyerek, çizmeye başlamamı istedi. Hastalığı hızla ilerliyordu. Onu üzecek bir halim yoktu. 1 Nisan 2010 günü Cumhuriyet'teki "Vaziyet" köşesi "Çiziyet" karikatürlerimle tanıştı. 6 aya yakın bir süre keyifle, özgürce, çok haz aldığım karikatürler çizdim Cumhuriyet'te... Deniz'i fazla yormamak için ara ara telefonla konuşabiliyordum. Başlangıçta kanseri yeneceğinden emin bir haldeki tavrı çok hoşuma gidiyor, pek çok dertle boğuşan bendenize de moral oluyordu. Ancak 9 Eylül günü köşemizi çok kez hazırlayabildik. 10 Eylül'de başlayan ara ne yazık ki kapanmadı ve 15 Ekim sabahı "Vaziyet" tamamen kapandı...


Geçen Perşembe Tarık Minkari cenazesi ayrıldığım İstanbul dönüşte beni Deniz Som'un cenazesi ve berbat bir havayla karşıladı... Zaten son yıllarda bir ölüm fırtınasıdır gidiyor... Sağlam dostlar, hakiki insanlar bu ölüm törpüsü haline gelen akla ziyan ülkeye birer veda ediyorlar... İş öyle bir hal aldı ki, gidenin yeri de dolmadığı için boşluklar ülkesi haline geldik...

Cihan Demirci ve Deniz Som 2003 Mayıs'ında Alanya'da...


Şili... Pablo Neruda'nın güzelim ülkesi... Şili gördüğünüz gibi bir hayat ülkesidir...Coşkuludur Şili insanı... Latin coşkusudur bu ümmet uyuzluğuna benzemez... Biat kültüründen eser yoktur Şili'de... Gün gelir darbecisine zindan eder darbeyi Şili'li... Hakkını söke söke, sokağa dökülerek alır... İsyanını içinde saklamaz... Koyun sürüsü değildir halkı... Böyle bir Şili 33 madencisini 69 gün sonra yerin altından çıkarmayı başarır... Sevgili DENİZ SOM'un uğruna kanser olduğu bu ülke ise bir ÖLÜM ÜLKESİDİR... Madencisini kurtarmayı aklına bile getirmez. Bilir ki ölen madencilerin aileleri Şilili değildir. O coşku yoktur bu topraklarda... Ekmeğe muhtaç ama ezik, yenik insanların ülkesidir burası... Güce tapan, iktidar düşkünlerinin coğrafyasıdır... Böylesi bir ülkede ÖLÜMLER de yüzsüzleşir ve bakan ağzından "Güzel ölüm" olur... Deniz Som hayatı boyunca, bu çarpık, bu bozuk, bu boktan düzenle kalemiyle savaştı, çok öfkeliydi, zaman zaman aynı düşünmediğimiz konularda tartıştığımız oldu, aynı şekilde düşünmediğimiz konularda bile beni kırmadı. Mizahçı ruhu vardı ne de olsa... Üsküdarlıydı, o eski Üsküdarlılardan... Kanında sürekli bir hareket ve heyecan vardı. Öyle köşesine çekilip, ömrü sonuna kadar ortalarda gözükmeden cambazlıkla kalem oynatanlardan olmadı. Yüreğini hep köşesine koydu. Ayrım yapmadan gerektiğinde her kesimi eleştirdi. Onu çok arayacağım...Birlikte çalışmaya doyamadığım gerçek bir dostu kaybettim... Basında böylesine o kadar az kalem var ki, bundan sonra böylesi dostları nerden bulacağız, ithal mi edeceğiz, şaşkınım...

Ah be DENİZ!.. Hafta sonu Datça'da aklım sana takılıyken, o güzelim ilçede deniz mevsimi hala sürüyordu... Ama İstanbula döndüğüm akşamın sabahında İstanbulda DENİZ MEVSİMİNİN GENE ERKEN BİTTİĞİNİ GÖRDÜM ve Datça büyüsü bir anda yok oldu, İstanbul gerçeği tokat olup yüzüme vurdu...

DENİZ düşmanı, kıyı düşmanı bu ülke bir gerçek DENİZ'ini daha yitirdi... Üstelik bu mevsimin bir daha tekrarlanma şansı yok... Kendi adıma ben o mevsimi yaşatmak için yazıp-çizmeye (tabii bu yok edici kum fırtınasında giderek yazıp-çizecek yer bulabilirsem) son nefese dek devam edeceğim...

CİHAN DEMİRCİ
HALİL İ. YILDIRIM ÇİZİYOR

ŞİLİ-ZONGULDAK

HATTI'NA BİR ŞİİRZOFREN

Onlar güzel yaşar Şili'de

Biz güzel ölürüz Türkiye'de

Hayat ülkesidir Şili

Sen kendini bil ey ahali

Seninkisi

Güzel götürenlerin

Güzel yaşayıp

Seni 'güzel' öldürdüğü

Dandik bir ölüm ülkesi...

Cihan Demirci

2. DATÇA ÖYKÜ
GÜNLERİNDE
MİZAH
TARİHİMİZE
BİR BAKIŞ
Datça Belediyesi ve Kanguru Yayınları işbirliğiyle 8-9-10 Ekim tarihlerinde Datça'da düzenlenen 2. Datça Öykü Günlerinde, 9 Ekim Cumartesi günü Cihan Demirci, mizah edebiyatımız, mizah tarihimiz üzerine Eski Datça Kahvesinde bir söyleşi gerçekleştirdi.


Cihan Demirci, Eski Datça'daki kahvede gerçekleşen mizah söyleşisinde...

Datça'da bu yıl 2. kez düzenlenen Öykü Günlerinde mizaha da yer verildi 8-9-10 Ekim tarihlerinde 3 gün süren Öykü Günleri'ne pek çok yazar-öykücü-şair katıldı. İlçenin kültür merkesinde ve Eski Datça kahvesinde gerçekleşen etkinliklerde öykü ve şiir okumaları ile öykü ve şiir üzerine çeşitli söyleşiler gerçekleşti. Datça'nın yetiştirdiği önemli bir değer olan Nihat Akkaraca adına bu yıl ilk kez düzenlenen öykü yarışmasında birinci olan Mehmet Fırat Pürselim ile ikinci olan Şahin Örgel'in son gümn düzenlenen törenle ödüllerini aldığı öykü günlerinde Cihan Demirci, 9 Ekim Cumartesi günü, serin mi serin bir Datça akşam üstüsünde mizah tarihimiz ve mizah edebiyatımız üzerine hava şartları nedeniyle epeyce hızlandırılmış bir söyleşi gerçekleştirdi.

------------------------------------------------------------

COŞKUN GÖLE ÇİZİYOR



13 Ekim 2010 Çarşamba

NASREDDİN HOCA KARİKATÜR YARIŞMASININ 30. YIL ETKİNLİKLERİ 16 EKİM'E DEK SÜRÜYOR...

Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışmasının 30. Yılı nedeniyle Karikatürcüler Derneği, bu yılın dernek olarak en önemli etkinliğini derneğin konuğu olarak İstanbula davet edilen yabancı çizerlerin bir hafta boyunca İstanbulda gerçekleştireceği çeşitli etkinliklere ayırdı. Çeşitli atölye çalışmaları, sergi açılışları, karikatür çizimlerinden ve gezilerden oluşan bir hafta sürecek etkinlikler 16 Ekim Cumartesi günü yeni Karikatür ve Mizah Müzesinin açılışıyla noktalanacak. (Afişinde 10-17 Ekim yazan etkinlikler aslında 11-16 Ekim tarihleri arasında gerçekleşiyor.) Etkinliklerle ilgili ayrıntılı bilgilere Karikatürcüler Derneğinin sitesinden ulaşabilirsiniz... Haber için link adresi: http://www.karikaturculerdernegi.org/detay.asp?id=8087

12 Ekim 2010 Salı

6 Ekim 2010 Çarşamba

MİZAH USTASI
BİR CERRAHI
YİTİRDİK!

Cerrah, gezgin, mizah ve gezi yazarı, komple bir yaşam ustası, elimizde kalan son hakiki insanlardan birini daha; Tarık Minkari'yi 85 yaşında yitirdik... Can bir dostunu daha yitirmenin acısını yaşayan Cihan Demirci'nin onun için yazdığı satırları sizlerle paylaşıyoruz...

31 Mart 2001 tarihi taşıyan bir fotoğrafta Cihan Demirci ve Tarık Minkari...(Karikatürcüler Derneğinin Beyoğlu Nevizade'deki gecelerinden birinde...)

Gene fena halde bunalmış bir vaziyette, kendimi yollara atma hazırlığı içindeyken Hürriyet'teki vefat ilanı sayesinde öğrendim ölümünü... Gün içinde internete baktım, gazetelere baktım tık yok koca medyada!.. Ülkenin en önemli cerrahlarından, en önemli sanatçılarından biri gene sessiz-sedasız gidiyor anlayacağınız... Sevgili Tarık Minkari her daim gülümseyen yüzüyle “Mizah zekanın zekatıdır” derdi… Bir can ağabey, birkaç yıldır yaşam savaşı veren bir hakiki insan daha sonsuzluğa gidivermiş şu akla ziyan coğrafyada yapayalnızlığımıza yalnızlık katarak… Akla dayalı ama keyfin doruklarından da inmeyen bir yaşamdı onunki...


En fazla karikatürcüler üzülecek onun gidişine… Çünkü gerçek bir dostunu yitirdi karikatür camiası.. Bir mizah ustasını, bir yaşam ustasını, bir hayat gezginini, bu ülkenin yetiştirdiği en önemli cerrahlardan birini Prof. Dr. Tarık Minkari’yi 85 yaşında yitirdik…Sevgili Tarık hocadan 18 yılı bulan dopdolu anılarla yüklü bir dostluk kaldı bana geriye…

Cihan Demirci arşivinden 12 Mayıs 1993 tarihli bir fotoğraf...Tarık Minkari, sevdiği karikatürcüleri Bebek'teki evinde ağırlıyor... Soldan sağa; Kamil Yavuz, Zeki Beyner, Cafer Zorlu, Necmi Rıza Ayça, Cihan Demirci ve Tarık Minkari...

Gene 12 Mayıs 1993'ünden bir anı... Soldan Sağa; Zeki Beyner, Cafer Zorlu, Cihan Demirci, Sunder Erdoğan, Tarık Minkari ve Necmi Rıza Ayça...

Soldaki fotoğraf 2002 yılı Ekim ayında Tarık Minkari'nin Cumartesi günleri Baltalimanındaki Restoranda verdiği yemeklerden birinde çekilmiş... Tarık hocayla 1992 yılında Milliyet Yayınlarında çalışırken tanışmıştım. Daha tanıştığımız anda kırk yıllık dostluğa adım attığınız insanlar olur. Tarık Minkari onlardan biriydi. O kadar kısa sürede kaynaştık ki bir yıl sonra kendimizi unutulmaz bir ev davetinde bulduk. Ne unutulmaz bir gündü o gün... Bebek'teki evinde bir daha kolay kolay biraraya gelemeyecek bir karikatürcü kadrosu toplanmıştı müthiş keyifli bir akşam için... Ve o unutulmaz “Baltalimanı” yemekleri… Kimleri ağırlamadı ki Tarık hoca İstanbul Üniversitesinin Baltalimanındaki o harika tesislerinde... Doyumsuz sohbetler, balıklar, rakılar, anılar, anekdotlar, fıkralar, Tarık hocanın müthiş enerjisiyle geçen muhteşem gündüzler-geceler…Karikatürcülerle arası harikaydı Tarık hocanın. Onun portresini çizmemiş karikatürcü azdır. Evinin duvarları bu anlamda bir müzedir.

31 Mart 2001 gecesi Beyoğlu Nevizade'deki Karikatürcüler Derneği gecesinde; Cihan Demirci, Metin Peker, Tarık Minkari ve sağda bu yılın bir başka yitiği Ferit Öngören...


Soldaki Fotoğrafın tarihi ise: 15 Şubat 2001... Baltalimanındayız gene... Soldan sağa, Kamil Yavuz, Tarık Minkari, Cihan Demirci ve Kamil Masaracı.. Son olarak Unutulmaz bir İzmir yolculuğumuz ve İzmir Fuarı söyleşimiz var sevgili Tarık Minkari ile... 2005 yılının Eylül ayında İzmir Fuarında gerçekleştirdiğimiz. “Sağlıklı ve Uzun Yaşamanın Sırları” başlıklı o unutulmaz söyleşiyi anlatan yazım “Türk’ün Türk’ten Başka Düşmanı Yoktur” adlı kitabımda yer alır. Tarık Hocayla 2007 yılının 29 Aralık günü ise farkında olmadan Baltalimanı'nda son yemeğimizi yemişiz meğerse. Sonra onunla 2008 yılında iki-üç kez karşılaştım ve derken hastalıklarla savaşının yoğunlaştığı haberlerini aldım. Son iki yıldır görüşemiyorduk.

Solda, onun "Cerrah Yazar" kitabı için yaptığım çalışmayı görüyorsunuz... 1925 doğumlu Tarık Minkari, müthiş renkli, dopdolu bir hayat yaşadı. "Cerrah Yazar" adlı kitabının girişinde ailesinin soy ağacını gösteren bir şema vardır ki, bu ülkede böylesine soy ağacı çıkaran biri daha olduğunu sanmıyorum. 1992’lerden sonra adım attığı yazarlık hayatında mizah düzeyi çok yukarlarda kitaplar yazdı. Yakın dostu Aydın Boysan'la bu anlamda adeta yarıştılar... Tıp anılarını, gezi anılarını harika kitaplarla ölümsüzleştirdi. Posta gazetesinde köşe yazarlığı yaparken benim için yazdığı 2 Nisan 1997 tarihli o güzeliml yazı o günden beri çalışma masamın arkasındaki panoda öylece duruyor. Onunla ve en yakın arkadaşı Aydın Boysan’la Mizah Müzesinde çok keyif aldığım söyleşiler gerçekleştirdik. Son yıllarda ortalığı saran, sağlık konusunda her an ahkam kesen ama kendi ceplerini doldurmaktan başka dertleri olmayan, rantçı “medya doktorları”nın uzağında bir pırlantaydı sevgili Tarık Hoca... Hakiki bir doktor, hakiki bir insandı...Benim hastanelerle ve doktorlarla aram hiç iyi olmadı. Tek doktorum oydu hayatta deyim yerindeyse… Hayatımdaki en matrak tıbbi operasyonu da o gerçekleştirmişti. Birer birer giderken hakiki insanlar, azala azala yok olmaya doğru koşturuyoruz bu akla ziyan coğrafyada… Ah be Tarık hocam daha derin dondurucuda taş gibi olmuş ne biralar içecektik gecenin bir vakti, rakının üstüne, ne muhabbetler edecektik gözlerimizden yaş gelene dek güldüğümüz… Hep üst üste gelen bu kadar değerli kayba artık diyecek lafım da kalmadı... Oooof… oooooof!..

Cihan Demirci


5 Ekim 2010 Salı

MİLAS'TAKİ
“KARİKATÜRLÜ EV”
ERCAN AKYOL’A
EV SAHİPLİĞİ
YAPTI
Milas'taki Turhan Selçuk Karikatürlü Ev ünlü karikatüristleri ağırlamaya devam ediyor. Milas Belediyesi’nce 23 Nisan tarihinde açılışı yapılan Karikatürlü Ev'de; karikatür meraklısı çocuk ve gençlere yönelik olarak, Milas Sanatçılar Derneği ile işbirliği içerisinde düzenlenen kursların bu ayki konuğu Milliyet Gazetesi Karikatüristi Ercan Akyol oldu. Ercan Akyol’a bu ziyaretinde, evin açılmasında büyük emekleri olan Cumhuriyet Gazetesi Karikatüristi Kamil Masaracı eşlik etti.


Karikatür kursu öncesi ünlü karikatürist Akyol’un “Medya Karikatürleri” sergisi, açılışa katılan Milas Belediyesi Başkan Yardımcısı Mehmet Mat, Milas Sıtkı Koçman Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Ayhan Çıkın, Milas Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Enver Tuna, Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkan Suat Özcan, Sanatçı Tolga Çandar, Milas Sanatçılar Derneği Başkan Mehmet Nergiz, Gazipaşa ve Firuzpaşa Mahalleleri Muhtar Recep Panay, Milas Belediyesi Kültür ve Sanat Birimi Sorumlusu Ersin Yeniceli ve kursiyerler ile diğer konuklarla beraber açıldı.
Sergi açılışı sonrası ise Ercan Akyol ve Kamil MasaracI tarafından kursa katılan çocuklara karikatür üzerine kurs verildi. Karikatür kursunun ilk bölümü arasında belediye başkan yardımcısı Mehmet Mat tarafından Ercan Akyol’a Milas Belediyesi logolu çini desenli bir tabak hediye edildi ve toplu olarak fotoğraf çektirildi.

Açılışı gerçekleştirilen Ercan Akyol “Medya Karikatürleri” sergisi 15 Ekim tarihine kadar Hacı Aliağa Konağı Turhan Selçuk Karikatürlü Ev’inde ziyaretçilere açık olacak.


1 Ekim 2010 Cuma

"TAŞ DEVRİ"
50 YAŞINDA!

Televizyon tarihinin başarılı çizgi film dizilerinden “The Flintstones” (Taş Devri) ellinci yılını geride bıraktı...

Hanna-Barbera yapımı olan “Taş Devri” 1960 - 1966 yılları arasında Amerikan “prime time”da altı sezon boyunca ABC kanalında gösterildi. “Taş Devri”nin baş karakterleri ise Fred Çakmaktaş, Vilma Çakmataş, Çakıl, Barney Moloztaş, Betty Moloztaş ve Bambam. Ünlü çizgi dizi ilk defa 1994 yılında beyaz perdeye uyarlandı, başrollerini John Goodman ve Elizabeth Perkins paylaştı. Ancak ne ilki ne de sonraki sinema filmleri çizgi dizinin aksine beklenen başarıya ulaştı. (Cumhuriyet-K.S.)