6 Temmuz 2011 Çarşamba

ÖLÜMÜNÜN 16. YILINDA MİZAHIMIZIN BÜYÜK USTASI AZİZ NESİN'İ ANIYORUZ...


Bugün 6 Temmuz 2011... Aziz Nesin, bundan tam 16 yıl önce bugün 6 Temmuz 1995'te aramızdan ayrılmıştı. 2 Temmuz 1993’te Sivas cehennemini yaşayan büyük usta Aziz Nesin’in yorgun, kırgın ve öfkeli yüreği 2 yıl kadar dayanabilmişti bu kahredici yangının tahribatına. Bugün durum daha da acı! Bugünkü gazetelere şöyle bir göz attık, Cumhuriyet gazetesi de dahil olmak üzere, Aziz Nesin'le ilgili tek bir anma yazısı göremedik. Büyük usta, Sivas yangını sonrasında Kasım 1993'te "Boşu boşuna yazıyorum" demişti. Bu toplumu ne denli iyi tanıdığını bir kez daha mı gösterdi acaba?..

Adı: Mehmet Nusret Nesin'di...Biz onu "AZİZ NESİN" olarak tanıdık... 1995’te 5 Temmuz’u 6 Temmuz’u bağlayan gece Çeşme’de aramızdan giderken geriye dopdolu bir hayat, rekor sayıda muhteşem bir üretim, ve en önemlisi ‘aklın gücü’nü bıraktı. Bu akla ziyan ülkede asla önemsemediğimiz, insana özgü en büyük güç ondan bize mirastır. Bu güç, bağnazlığa, tutuculuğa karşı aklın gücüdür. Bu toplum aradan geçen 16 yılda o mirasın zerresini bile kullanmış değil o ayrı konu. Hatta bırakın kullanmayı, aradan geçen 16 yıllık süreçte bu toplum zaten iki gram olan aklını tamamen yitirdi, tamamen contayı sıyırdı, kafayı hepten üşüttü.




Bu akla ziyan coğrafyada mizah yapmak ne zor bir iştir bilir misiniz, 33 yıldır hem yazar hem de çizer olarak mizahla uğraştığım için çok iyi biliyorum. Aziz ağabeyle ölümünden 18 gün önce son kez İzmit’te bir araya gelmiştim ortak söyleşimizde. O gün ateşler içinde yanıyordu, 40 civarı ateşi vardı, gözleri seçemiyordu, Sivas yangınının ve bu akla ziyan ülkenin yorgunuydu. Ama o halde bile ciddi bir kalabalığın karşısındaydık 30 dereceyi aşan bir sıcak altında. O gün söyleşi öncesinde inatla Keltepe’ye çıkmak istemişti. İzmit’in en tepesinde, püfür püfür esen bir havada bana acınacak gözlerle bakmış, “Bu ülkede gelecek günlerde mizahın yapılamayacak bir hale geleceğine” dair acı şeyler söylemişti. Genç bir mizahçı olarak belli ki ardında bırakacağı bizlere üzülüyordu. Dedikleri fazlasıyla çıktı. Bu durum işini ciddiye alan mizahçılara özgüdür. Benzer şeyleri ne acı ki şu anda ben de yaşar haldeyim.

Mizah, aradan geçen 16 yıl içinde akla ziyan bir hız içindeki, manyak ötesi hayatın gerisine düştü, siyasi-toplumsal tüm anlamlarını yitirdi, ucuzladı, sıradanlaştı, yenildi, evcilleşti, kabalaştı, toplumdan çok magandalığa hizmet eder hale geldi, mizah diye kala kala “Recep İvedik”lere kaldı bu zavallı ülke...O yüzden bugünün gençleri "Aziz Nesin"in adını bile bilmiyor artık. Bilse de "olumlu" bilecek donanım da değil. Aradan geçen yıllar hep "kötülük çiçekleri" ekildi bu ülkeye ne de olsa. Sivas yangınının dumanı hala tütmüyor mu? Bu 2 Temmuz'da yakılan değerlerini anmaya çalışanların üzerine polis biber gazı sıkmadı mı?.. Katillerin özenle korunduğu, insanlarını yitirenlerin anmasına bile izin verilmeyen bir ülkeden kendini zor kurtardı aslında Aziz Nesin usta...

O, yaşamı boyunca mücadele adamı oldu, kendi deyişiyle 200’den fazla takma adla yazmak zorunda kaldı. Hayatının beş buçuk yılı aşkın bir süresi hapishanelerde geçti. Yargılandı, dışlandı, mizahı her daim küçümseyen edebiyat dünyamıza kendini çok zor kabul ettirdi. Kendiyle de, çevresini saran ‘ödlek’ aydınlarla da dalgasını geçti, bazıları sadece laf üretirken o sürekli eser üretti, üretti, üretti. Ve bu ülkede hiçbir yazarın yapamadığını yaparak, kitaplarının geliriyle içinde pırıl pırıl çocukların yetiştiği bir vakıf kurdu. O vakıf bugün türlü zorluklarla yaşatmaya çalışılıyor..

Gazetesiyle, medyasıyla, halkıyla hepten unuttuğumuz Aziz Nesin usta bana, her ölüm yıldönümünde bulutların üstünden bakarak aynı soruyu soruyor, tek fark her geçen yıl, yıl sayısı artıyor o soruda...Diyor ki: “AKLINIZI YİTİRELİ 16 YIL OLDU, FARKINDA MISINIZ?”

Sahi, farkında mısınız?..

CİHAN DEMİRCİ-MİZAHHABER

(BU ARADA AZİZ NESİN USTA; BU YIL BURHANİYE-ÖREN'DE ANIMSANDI NEYSE Kİ... ÖREN AÇIKHAVA TİYATROSUNDA, 7 TEMMUZ PERŞEMBE GECESİ; BU YIL ONUN ANISINA YAPILAN BURHANİYE ÖREN FESTİVALİNDE BİR SÖYLEŞİ GERÇEKLEŞECEK, OYUNU SAHNELECEK, BİR FİLM GÖSTERİMİ YAPILACAK...)