9 Ocak 2013 Çarşamba

"ŞEHR-İ İSTANBUL" KARİKATÜR SERGİSİNE YERİNDE BİR ELEŞTİRİ!

Geçtiğimiz günlerde CartoonistTurkey yazışma  grubunda, Mehmet Tevlim'in 10 Ocak Perşembe günü İstanbul'da açılacak olan "Şehr-i İstanbul" adlı karikatür sergisi üzerine yerinde bir eleştirisi yayınlandı. Bu yazışma grubunda karambole gittiğine inandığımız bu eleştiriyi MİZAHHABER'de sizlerle paylaşmak istedik. Zira üzerine titrediğimiz Karikatür sanatının böylesi yönlendirmelere alet edilmesini görmek hiç hoş değil. Mizahhaber'in bu konudaki görüşünü Mehmet Tevlim'in aşağıdaki yazısının altında bulacaksınız... 

 MEHMET TEVLİM'İN ELEŞTİRİSİ... 

donquichotte.org tarafından organize edilen ‘Şehr-i İstanbul’ konulu karikatür sergisi beni çok heyecanlandırdı. Ama Erdoğan Karayel imzasını taşıyan sergi afişini görünce şaşırdım. Afişte üç din özellikle öne çıkarılmış. Katılımcıların koşullandırıldıklarını hissettim. Görebildiğim karikatürlerin önemli bir bölümü bu koşullandırmanın başarılı olduğunu da gösteriyor.

Bu afiş bana ‘Dinler Arası Diyalog’ kavramını anımsattı. 'Dinler Arası Dialog' bir Vatikan projesidir. 28 ekim 1965 tarihinde Papa 6.Paul'un onayı ile 3. bin yılın hedefi olarak benimsenmiştir. Temel misyonu tüm insanlığı kiliseye bağlamaktır. Günümüzde ise (‘Ilımlı İslam’kavramı ile birlikte) Amerikan emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Müslüman ülkelerin yeniden biçimlendirilmesine hizmet etmeye programlanmış bir stratejidir. Fethullah Gülen Hoca Efendi Hazretlerinin açık desteğine de sahiptir.

İki sponsor kurumdan biri, son on yılda ‘özel’ AKP’lilerce yönetilen Milli Eğitim Bakanlığının İstanbul 
İl Müdürlüğü. Fethullah Gülen Hoca Efendi Hazretlerinin bu kurumdaki etkisini yakından bilirim…Dernek tarafından yayınlanan karikatür albümümdeki şeriat karşıtı karikatürler yüzünden öğretmenliğimin son beş yılında bu ekibin bana yönelik karalamalarına, yaşattığı soruşturmalara ve meslekten atılma korkularına yakın arkadaşlarım da tanıktır.
İkinci sponsor kurum olan ‘İstanbul Düşünce Derneği’ hakkında logosu dışında internette bir veriye ulaşamadım. 
Belki ben beceremedim ama son yıllarda çoğalan bu tür STK’lardan da çekiniyorum.

Değerli arkadaşlar. 
Bu yazının amacı karalamak değildir. Karikatür sanatçılarının yönlendirildiğini hissettiğim bir etkinliğin eleştirisidir.

Mehmet Tevlim


 MİZAHHABER'İN GÖRÜŞÜ:  Mehmet Tevlim'in bu yerinde eleştirisi bir yazışma grubunun temposu içersinde karambole gitti. Karikatürcülerimizin zaten sesi bu tür konularda pek duyulmaz, bunu da ayrıca biliriz. Öncelikle bu sergiyi organize eden ismi görünce hiç şaşırmadık doğrusu. Zira bir kaç yıl önce "Similar" karikatür konusunda adeta "Karikatür Polisliğine" kalktığı için eleştirdiğimiz; Erdoğan Karayel o dönemden beri artık başka bir serüvenin içine girmiştir. Bu bizim geçmişte tanıdığımız usta çizgisiyle, yılların karikatürcüsü Erdoğan Karayel değildir artık. Ancak, takip edenler bilir, similar karikatür polisliği, bizzat kendi yaptığı yarışmada birinci olan karikatürün de benzerinin çıkmasıyla bir anda bitivermişti... Uzun süredir takip de etmiyorduk aslında neler yaptığını, uzak duruyorduk. Ancak Mehmet Tevlim'in eleştirisini okuyunca, ne denli haklı olduğunu gördük. Serginin adı "Şehr-i İstanbul" ama amaç İstanbul karikatürleri sergilemek filan değil. Bu ülkede 10 yılı aşan bir süredir "din"i  sırf rant çıkarları için kullanan, din üzerinden müthiş bir baskı yaratan, ayrımcı bir kafaya sahip, toplumu din üzerinden ikiye bölen, bu uğurda eğitim sistemini bile değiştiren bir iktidarın denetimi ve kontrolü altında kimliğini yitiren bir mekanda, yani bir "Öğretmen Evi"nde açılıyor bu sergi. Amaç İstanbul karikatürleri değil, yönlendirmeden ve katılan karikatürlerden görüldüğü üzere zaten uzun süredir yürüyen bir proje  olan 3 dinin yakınlaşması görüldüğü üzere. Oysa üç dinin yakınlaştığı filan da yok bu arada. Bu arkadaşımız Almanya'da yaşadığı için farkında da olmayabilir ama İstanbul'da "Müslüman"lık dışındaki dinlere sahip insanların sayısı zorunlu gidişler nedeniyle hep azalmıştır. Varolan düzen bir dinin, başka dinler ve başka görüşler üzerine dayatmasından ibarettir. Ülkeyi nerdeyse Milli Eğitimden fazla bütçeye ve güce sahip olan Diyanet İşleri yönetmektedir. Dinler arasında asla bir hoşgörü yoktur. Bu da gene bir din kandırmacasıdır. Çünkü din dediğiniz olgu zaten kesin ve katı kurallara dayalı, değişmez bir inanç kuyusudur. Bu ülkede ve bu şehirde bırakın başka dine sahip olmayı, onlarla aynı dine sahip olan ama o dini "dinbaz" bir yapıyla kullanmaya kalkmayan herkes, var olan iktidar zihniyeti için zaten "öteki"dir. Bu anlamda ülke zaten; Dinciler-Laikler, Türkler-Kürtler, Aleviler-Sünniler ve daha pek çok şekilde onarımı çok zaman alacak, derin bir şekilde bölünmüştür gücü elinde bulunduranlar tarafından. 

Karikatür sanatı başlangıcından bu yana muhalif bir sanattır ve gücü elinde bulunduranların yanında değil onların tam karşısında yer alır. Eleştirisini de kıvırmadan, net ve dürüst bir şekilde yapar. Son 10 yılında hepten yamulan bir ülke düzeni ne yazık ki, karikatürün bu olmazsa olmazına da el attı, onu da değiştirmeye, yamultmaya kalktı. Daha kendi dininden olan ama dini yaşama bir müdahale aracı olarak kullanmayanlara karşı yoğun bir baskının yaşandığı bu ülke ortamında böylesi din referanslı bir serginin amacı da açıktır. Bu ülkede ne acı ki moda haline gelmiştir; an geldiğinde en keskin "Atatürkçü" olacaksınız,  an geldiğinde de insanlar üzerinde ciddi bir baskı aracı olan, özgür sanata düşman dinlerin gücünü arkanıza alarak; bilime, akla, çağdaşlığa dayalı olan bir düşünceyi sırtından bıçaklayacaksınız...

Bu arkadaşımız girişimcidir, bakarsınız yakında bu sergiyi, dünyanın her tarafına dağılmış, malum zihniyetin "Türk" okullarına da taşır, böylece jüri üyesi olarak gidemediği ülkeleri de görür, dünyayı daha fazla dolaşır. Acaba bir amacı da bu olabilir mi:))) 

Herkesin tercihi farklıdır. Burada altı çizilecek olan; Karikatür gibi güç gruplarının karşısında durmuş, asil ve yandaş olmayan dikbaşlı bir sanatı çıkarlarımıza alet etmemektir. Diyeceğimiz budur. Aynen Mehmet Tevlim arkadaşımızın dediği gibi burada bir karalama filan değil, tam tersine bu gidişin sonunda karalanma yoluna ulaşacağı görülen sağlıksız bir harekete getirilen bir eleştiri vardır sadece. 

Bizler bu ülkede yargının, adaletin, insanlığın, vicdanın kalmadığı felaket bir dönemden geçiyoruz. Ülkenin her anlamda çivisi çıkmış ve bu ülkede bizi birarada tutan değerler birer birer "dinbaz" güce sahip bir iktidar zihniyeti tarafından yok ediliyor. O zihniyete su taşıyanları insanlar unutsa da tarih not eder ve asla unutmaz...

En azından bu konularda hassasiyeti olan karikatürcülerimizi bu toz duman ve rant ortamında yönlendirmelere alet olmamaya, bu tür sergilere balıklama dalmadan önce; biraz daha uyanık, biraz daha hassas, biraz daha dikkatli olmaya çağırıyoruz...

MİZAHHABER - Cihan Demirci