25 Ağustos 2014 Pazartesi

KARİKATÜRÜMÜZÜN CAFER ABİ'SİNİ 2. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE ANARKEN...

Karikatürümüzün özgün ustalarından biriydi; Cafer Zorlu... Soyadı gibi "Zorlu" bir hayatın içinden geldi, tıpkı yakın çalışma arkadaşı Zeki Beyner gibi. O zorlu hayatın içinden gelip karikatüre tutundu ve karikatürle soluk alıp, karikatürle yaşadı. Yapmadığı iş kalmamış biri olarak 30 yaşından sonra karikatürle var oldu hayatta. İlk karikatürü 1957'de Dolmuş'ta yayınlandığında 31 yaşındaydı. Bu çok rastlanan bir durum değildir. Bugün artık örneği kalmamış benzersiz bir maceranın uzun soluklu çizeri olarak, çizdi, çizdi çizdi. Pek çok dergide ve gazetede... Kitaplarını kendi olanaklarıyla, içlerine bizzat, birinci elden aldığı reklamlar sayesinde kendi kendine bastırdı. Her karşılaşmamızda kendi olanaklarıyla bastırdığı kitapları bize heyecanla imzaladı. Çocuksu bir aşkla sevdi karikatürü de mizahı da. Doğru olan da buydu zaten, zira en parlak dönemlerinde bile meslek dahi olamamıştı bu ülkede karikatürcülük. Adı özellikle de "Akbaba" dergisinin karşısına yazıldı. Zira Cafer abi, "Akbaba" gibi bu nankör toprakların en uzun ömürlü dergisine derginin 31 Aralık 1977'deki hazin sonuna dek ömür verdi. Derginin Zeki Beyner'le birlikte demirbaşı olarak karikatür tarihimize yazıldı. 


Onunla tanışmanın ötesinde birlikte çalışma heyecanını yaşamış, pek çok kez birlikte özel zamanların içine şahit yazılmış biri olarak özü, sözü bir abimizdi Cafer abi. Onunla sohbet ederken de, kafa çekerken de, dertleşirken de, çok sevdiği semti Karagümrük'te buluşurken de, an gelip röportaj yaparken de karşımda hep harbi ve dobra biri vardı... Bu dirençli abideyi, 86 yaşındayken, 24 Ağustos 2012 tarihinde yitirdik. Artık ne onun dönemine benzer bir dönem var buralarda, ne de o denli bir karikatür ve mizah ortamı. "İyi ki seni tanımışım, iyi ki dostluğunu paylaşmışım" dediğiniz kendine özgü, kimselere benzemez, size hayatın aslında ne olduğunu öğreten ustalardan biri olarak sevgili Cafer Zorlu ağabeyimi 2. ölüm yıldönümünde bir kez daha sevgiyle anıyorum, annadın mıııı?..(Onun cümle sonu sözüyle! :) 

Cihan Demirci - MİZAHHABER

(Yukarda gördüğünüz bu etkili, siyah beyaz Cafer Zorlu portre fotoğrafı; Sadık Üçok arkadaşımızındır, objektifine sağlık.)


CAFER ZORLU'NUN "ZORLU" ÖZGEÇMİŞİ...

1926 yılında İnegöl'de doğdu. Annesinin ölümünden sonra 1939 yılında İstanbul'a geldi. Terzi, berber, kahveci, tornacı çıraklığı, garsonluk bulaşıkçılık gibi çeşitli işlerde çalışarak hayatını kazandı. Kahvelerde karakalem resim ve portreler yaptı. Ama aklında hep karikatürcü olmak vardı. Ancak hayatın zorlukları içinde çalışmak zorunda kaldığı işler karikatür konusundaki hayalinin gerçekleşmesini hep erteletti. Mahmutpaşa'da açtığı hırdavatçı dükkanının kapanmasından sonra karikatüre başlama olanağını buldu. Çizdiği eskizleri Altan Erbulak'a göstererek karikatür çizgilerinin gelişmesini sağladı. İlk eseri 1957'de Dolmuş dergisinde yayınlandı. Bu yıllarda Taş Karikatür dergisinde karikatür çizmeye başladı. Bunu Akbaba dergisi Tercüman, Hürriyet, Milliyet gazetelerindeki spor konulu karikatürleri izledi… Spor Karikatürleri ile T.Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği ödüllerini yıllarca üst üste kazandı. Emekli olduktan sonra meslek hayatı içinde çizmiş olduğu seçilmiş karikatürleri dört ayrı kitapta topladı.

Akbaba dergisindeki patronu Yusuf Ziya Ortaç Cafer Zorlu'yu Bizim Yokuş adlı yapıtında şöyle anlatır : "(…) Cafer sandalyeleri yataklaştırmada son derece ustadır. Ayaklarını uzatır, diz kapaklarını hafifçe büker, masayı dayanak yapar ve arkaya doğru yaslanır . Arkadaşların odasında, dört bacağı sarsak ne kadar sandalye varsa – ki hepsi öyledir sanırım- Cafer'e karyolalık etmektedir. E herifin adı Zorlu, zora sandalye mı dayanır? …Apartmanı yıkmadığı için teşekkür! (…) Rüyasında bile karikatür çiziyordu galiba. Karikatür onun için iş değil şehvetti!."





CAFER ZORLU USTADAN BİR KAÇ KARİKATÜR... 






Cihan Demirci ve Cafer Zorlu... (22 Ocak 2008 tarihinde Saraçhane'deki Karikatür ve Mizah Müzesinde Cihan Demirci'nin gerçekleştirdiği "Zeki Beyner Söyleşisi"nin ardından...)