8 Eylül 2014 Pazartesi

KARİKATÜRÜMÜZÜN SOKAKLARI EN İYİ ANLATAN ÇİZERİ ZEKİ BEYNER'İ 12. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE SEVGİYLE ANIYORUZ...


ZEKİ BEYNER... Bir benzersiz, bir harbi, bir müthiş yaşam öyküsü... Bir "kimsesiz" hayat... Öyle fasulyeden değil harbiden hiç kimsesiz bir ömrün içinden çıkıp da karikatürün o benzersiz sahiciliğine sarılıp sarmalanmış müthiş bir ömür serüveni... 1936'da başlayan, sokaklardan gelip karikatürle süren ve gene sokaklarda son bulan bir hazinli öykü... 
Yoksulluğumuzun en harbi çizeriydi o... 

Yapayalnızlığımızın en hakiki aynasıydı... Benim hayat rehberimdir Zeki Beyner...Bugün benzer bir kimsesizliğe doğru hızla koşturan, benzer bir yapayalnızlığı, Bu "akla ziyan" coğrafyada doğduğu günden beri fazlasıyla yaşayan biri olarak sevgili Zeki Beyner'i ve onun hiçbir şeyi kabullenmeyen, dikbaşlı, muhalif, ters, huysuz, isyankâr halini çok ama çok daha iyi anlıyorum. 



Zeki abi hayatın tüm zorluklarını yaşayarak, tek başına büyüdüğü sokaklardan geldi, bir masaya oturdu, çizdi, çizdi, çizdi... Tıpkı hayattaki en yakın çalışma arkadaşı, geçenlerde andığımız sevgili Cafer Zorlu gibi... Akbaba onların gerçek yuvası oldu, hiçbir mizah dergisinde görülmeyen bir şekilde.... Çok yoksulluk çekmişti, kimsesi büyümüştü sokaklarda, o yüzden hep çıplak hissetti kendini, işte o yüzden evde bile pardösüsünü hiç çıkarmadı. Sımsıkı sarıldı hep üstündeki giysilere... Sokaktan gelip hayatın damarından girdi ve harbi bir filozof oldu tüm gerçek filozoflar gibi. Bilgi küpüydü çünkü. Her konuda konuşacak alt yapısı vardı. (Yukarda sol köşedeki fotoğraf; Cafer Zorlu'nun evinde çekilmiş, 26 Mayıs 2000 tarihini taşıyor. Fotoğraftaki 4 kişi: Mahmut Karatoprak-Cafer Zorlu-Cihan Demirci ve Zeki Beyner...)

Karikatürlerine de fazlasıyla yansıyan hüzün onun yaşamı boyunca yoksulların, ezilmişlerin çizeri olmasını sağladı. Tek başınaydı, sokaklarda büyümüş, çekmediği sıkıntı ve acı kalmamıştı. Buna rağmen o hep karikatürün o müthiş gücüne, güzelliğine sığındı...Yapayalnılzığını çizerek dağıttı hep... Keşkül-ü Fukara adlı kitabının arka kapağında şöyle der Zeki Beyner: "1936 yılında İstanbul’da doğmuşum. Hem de yaşlanmış olarak. Yüzümde bir sürü gereksiz çizgi belirmiş. Hayatta çekeceğim sıkıntılar daha o zaman içime doğmuş olmalı ki, dünyaya gelişime bayağı üzülmüş, aylarca susmak bilmemişim.”

Gençlik yılları sokaklarda geçen Zeki Beyner, karikatür sayesinde biraz olsun sıkıntısını atabilmiş bir ustaydı. Uzun yıllar Basınköy'de yıllar önce yitirdiğimiz mizah yazarı Vedat Saygel'in ona verdiği bir odada yaşadı. Sonra bir gün oradan kaçtı ve sokak çocuklarının darpına uğramış bir şekilde sahil yolunda bulundu. Tedavi gördüğü Kartal SSK Hastanesine de onu çizer dostları kaldırdı. Hayatta bir avuç çizer dostundan başka hiç ama hiç kimsesi yoktu. Kısa tedavisi sırasında kendisinde Alzheimer başlangıcı da görüldü. 8 Eylül Pazar 2002 sabahı yaşama veda ederken, geride kimselere benzemeyen müthiş bir hayat çizgisi ve binlerce karikatür bıraktı. 



Zeki abi gene de daha güzel günlerde çizdi. Bize daha boktan bir dünya, daha boktan bir ülke bırakıp hiçbir şeyi kabullenmeden gitti. İyi ki de bugünleri görmedi. 2002'de dünyaya hüzünlü bir veda çekerken yaşadığı ülkenin insan malzemesi korkunç bir çizgiye doğru koşturmaya başlamış, naif bir karikatürcüye göre bir yaşamın çok ama çok dışına çıkılmıştı. 2014'lerin rezil Türkiye'sini görse dayanamazdı zaten yüreği. Karikatürümüzün bu benzersiz ustasını 12. ölüm yıldönümünde bir kez daha sevgiyle selamlarken;  "İyi ki seni tanımışım Zeki abi, iyi ki 25 yıla yakın bir süre dostluğunu paylaşmışım, şu berbat günlerde seni anımsadıkça güç buluyor bu ülkeye özgü insani yalnızlığım" diyorum. Ruhun şad olsun karikatürün dimdik yürekli kalemi!.. 

Cihan Demirci - MİZAHHABER

Bir Zeki Beyner karikatürü... 

Zeki Beyner'in son sayısına kadar çalıştığı AKBABA mizah dergisinden, MC yıllarından kalma bir kapak karikatürü... 

Yokluk içinde geçen hayatı sırasında, kağıt bulmakta da zorlanmış bir kuşağın çizeri olan Zeki Beyner de, tıpkı arkadaşları Cafer Zorlu ve Necmi Rıza gibi, takvim arkalarına, ajanda sayfalarına, velhasılı boş bulduğu her yere çizerdi. Bir yıllık ajanda da Zeki abinin elinde tamamen karikatürlerle dolardı. İşte onlardan biri... 



12 MAYIS 1993 tarihli bir fotoğrafta; Prof. Dr. Tarık Minkari'nin evinde yemek davetine katılan mizahçılar... Sol baştan sırayla; Kamil Yavuz, Zeki Beyner, Cafer Zorlu, Necmi Rıza Ayça, Cihan Demirci ve Sunder Erdoğan... (CİHAN DEMİRCİ MİZAH ARŞİVİ)