31 Mayıs 2015 Pazar

ONUN GİDİŞİYLE BİR DÖNEM KAPANDI... KARİKATÜRÜMÜZÜN BÜYÜK USTASI BEDRİ KORAMAN'I YİTİRDİK...

Geçen yıl yaşadığı sağlık sorunları sonrasında yaşamını sürdürdüğü Bodrumda hastanede yoğun bakımda kalan ama yaşama direnciyle yaşama tutunan karikatürümüzün büyük ustalarından sevgili Bedri Koraman usta ne yazık ki geçtiğimiz günlerde evinde düşerek ciddi bir kaza geçirmiş ve gene tedavi altına alınmıştı. 1928 doğumlu, 87 yaşındaki Türk karikatürünün yaşayan en duayen çizeri Bedri Koraman, 30 Mayıs 2015 Cumartesi günü akşam saatlerinde Bodrumdaki evinde yaşamını yitirdi. Bu ülkede gazete karikatürcülüğünü zamanında zirveye taşıyan, onun değerini arttıran, çizginin bu büyük ustasını yitirmenin üzüntüsü içinde ailesine, karikatür dünyasına, mizahseverlere başsağlığı diliyoruz. Bedri ağabey de, ülkenin içine düştüğü baskı ve kabus döneminde bu ülkenin pek çok değerli çizeri gibi son yıllarında ne yazık ki çizecek gazete bulamıyor ve bundan şikayet ediyordu. Onun gidişi bir dönemin bitişi gibidir, bu açıdan da karikatürün 50 kuşağıyla soluk bulduğu o parlak ve renkli bir dönem adeta kapanmıştır. Üzüntümüz büyüktür. Onu hep o hayat dolu, coşkulu, neşeli, çizdiği o muhteşem güzel kadınlar gibi güzelliklere düşkün haliyle anımsayacağız. Bizlere geride çok renkli anılar bıraktı. Ruhu şad olsun... 

CİHAN DEMİRCİ-MİZAHHABER

BİLGİ: Bedri Koraman ustamızın cenazesi 2 Haziran 2015 Salı günü Bodrum Merkez Camisinden ikindi namazını takiben Torba Mezarlığı'nda toprağa verilecektir.

BEDRİ KORAMAN... (1928-30 MAYIS 2015)


Bedri Koraman 1928'de Samsun'un Bafra ilçesinde doğdu. 1945'te öğrenim için geldiği İstanbul'da bir süre İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde Cemal Tollu atölyesinde eğitim gördü. 1945'ten başlayarak illüstrasyon ressamı ve karikatürcü olarak Babıali'ye girdi. Karikatür çizmeye 1947'de Çocuk Âlemi dergisinde başladı. 41 Buçuk, Tef, Taş, Karikatür gibi mizah dergilerinde çizdi. 

1951'de Deve, daha sonra Gölge adlı mizah dergilerini çıkardı. 1954'te Milliyet gazetesinde çalışmaya başladı. Özellikle 1960'lı yıllarda aynı gazetede yayımlanan ve Cicican adıyla sinemaya da aktarılan "Cici Can" adlı çizgi romanı geniş ilgi topladı. Ayrıca Cemkurt ve Tekir Hafiye adlı resimli romanları çizdi. Kurucuları arasında yer aldığı Kare Ajans'ta canlandırma filmleri yaptı. 


1970'lerde Abdi İpekçi'nin isteğiyle, Milliyet'in birinci sayfasında, gazetenin o günkü en önemli haberini tamamlayan ve resim yanı ağır basan renkli karikatürler çizmeye başladı; bu çalışmaları büyük ilgi gördü. 18 Kasım 1978'de uğradığı bir silahlı saldırıdan yara almadan kurtuldu. 1982'de Güneş gazetesine geçtiyse de 1985'te Milliyet'e döndü. Günlük karikatürleri dışında gazetenin hafta sonu ekleri için özel karikatür-öykü sayfaları hazırladı. Yıllarca çalıştığı Milliyet gazetesinden ayrıldıktan sonra, Sabah gazetesinin Pazar ekinde, "Çizgi Dünyası" başlığı altında tam sayfa karikatürler çizdi.

Yassıada Yargılamalarını izleyip karikatüre dökerek muhabir-karikatürcü tipinin ilk örneklerinden biri oldu. 1970'lerde parti kurultaylarını, seçim gezilerini izleyip gazetede bantlar halinde yayımlayarak bu çalışmalarını sürdürdü. Siyasi karikatürlerinin bir kısmını içeren Siyaset Arenası adlı bir kitabı olan Bedri Koraman, İtalya Marostica, Yugoslavya Üsküp’te ve Saraybosna’da özel ödüller kazandı. Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin Spor karikatürleri Yarışması’nda birincilik ve ikincilik ödülleri aldı, ayrıca ortak sergi ve albümlere katıldı. 1986'da merkezi Brezilya'da bulunan Internacional dos Jornalistas adlı basın kuruluşuna onur üyesi seçildi. 1999-2000 ve 2001 yıllarında olmak üzere 3 dönem Karikatürcüler Derneği Genel Başkanlığı yaptı.




MİZAHHABER ARŞİVİNDEKİ BEDRİ KORAMAN KARİKATÜRLERİNDEN ÖRNEKLER... 

















CİHAN DEMİRCİ'NİN BEDRİ KORAMAN'LI ANILARINDAN FOTOĞRAFLAR... 





19 HAZİRAN 1999... KARİKATÜRCÜLER DERNEĞİNİN SULTANAHMET'TEKİ, MERKEZİNDEYİZ... SOLDAN SAĞA; MISTIK (MUSTAFA EREMEKTAR), TONGUÇ YAŞAR, İBRAHİM ERSARAÇ, BEDRİ KORAMAN VE CİHAN DEMİRCİ...





2003 yılı Mayıs ayında Bedri Koraman ağabeyle birlikte Uluslararası Akdeniz Karikatür Yarışmasının jüri toplantısı gittiğimiz Alanya'da...Soldan sağa; İbrahim Tapa, Bedri Koraman, Nüvit Özkan, Mahmut Karatoprak, Cihan Demirci, Deniz Som ve Oleg Dergachov.... 




2003 yılı Mayıs ayında Bedri Koraman ağabeyle birlikte Uluslararası Akdeniz Karikatür Yarışmasının jüri toplantısı sonrası yemeğinde Alanya'da... Soldan sağa; Fatih Taşpınar, Cihan Demirci, Bedri Koraman...


2003 yılı Mayıs ayında Bedri Koraman ağabeyle birlikte Uluslararası Akdeniz Karikatür Yarışmasının jüri toplantısı için gittiğimiz Alanya'da... Soldan sağa; Deniz Som, Bedri Koraman, Mahmut Karatoprak, İbrahim Tapa, Cihan Demirci ve Oleg Dergachov...



HÜRRİYET GAZETESİ, 1 0CAK 2003 TARİHİNDE "MİZAHIN DEVLERİ" ADI ALTINDA BİR YILBAŞI MİZAH EKİ VERMİŞTİ. HÜRRİYET BU EKTE YER ALMASI İÇİN SEÇTİĞİ 32 MİZAHÇIYI, 23 ARALIK 2002 TARİHİNDE GAZETEYE DAVET ETMİŞTİ.  YUKARDA GÖRDÜĞÜNÜZ, BEDRİ KORAMAN'IN DA YER ALDIĞI MİZAH EKİNİN KAPAK FOTOĞRAFI 23 ARALIK 2002 TARİHİNDE HÜRRİYET GAZETESİNİN STÜDYOSUNDA GAZETENİN FOTOĞRAFÇISI SEBATİ KARAKURT TARAFINDAN ÇEKİLDİ...  



29 Mayıs 2015 Cuma

AYTEN KÖSE'NİN YAĞLIBOYA KARİKATÜR SERGİSİ İZMİR'DE AÇILDI...

Ayten Köse’nin yağlıboya karikatür çalışmalarından oluşan “Karikatürlerimden” isimli sergisi Karikatürcüler Derneği İzmir Temsilciliği’nin yıllık sergi programı kapsamında Konak Belediyesi Neşe ve Karikatür Müzesi’nde 28 Mayıs 2015 Perşembe günü saat 18.00 de açıldı. Açılışta Müze Müdürü Ferhan Baysoy ve Karikatürcüler Derneği İzmir Temsilcisi Mehmet Aslan’ın yanı sıra çizerler Eray Özbek, Sadık Öztürk, Cem Koç, Murteza Albayrak, Cemalettin Güzeloğlu, Mustafa Yıldız da hazır bulundu. Sergi, Neşe ve Karikatür Müzesinde 30 Haziran tarihine kadar izlenebilecek.

Ayten Köse sergisinin açılışına gelen çizerler ve konuklarla birlikte... 


26 Mayıs 2015 Salı

KARİKATÜRCÜLER DERNEĞİ OLAĞANÜSTÜ GENEL KURULU 30 MAYIS CUMARTESİ GÜNÜ CAĞALOĞLU'NDA

1969 yılında Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk ve Ferit Öngören tarafından kurulan, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında ülkedeki tüm derneklerle birlikte kapatılan, 1984 yılında yeniden açılan Karikatürcüler Derneği'nin Olağanüstü Genel Kurulu 30 Mayıs 2015 Cumartesi günü, Cağaloğlu'ndaki Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonunda aşağıdaki gündemle Saat:13:30 da toplanacaktır. Olağanüstü Genel Kurula İstanbul dışından katılacak üyelerin ulaşım ve konaklama giderleri dernek tarafından karşılanacak. Karikatürcüler Derneği son genel kurulu 2014 yılının Aralık ayı başında yapılmıştı.

KARİKATÜRCÜLER DERNEĞİ OLAĞAN ÜSTÜ GENEL KURUL GÜNDEMİ

1. Açılış / Yoklama
2. Divan Kurulu Seçimi
3. Saygı Duruşu
4. Çalışma Raporunun Okunması
5. Mali Raporun Okunması
6. Denetleme Raporunun Okunması
7. Çalışma Raporu,Denetleme Kurulu Raporu ve Mali Raporun Genel Kurulca Aklanması
8. Tahmini Bütçe
9. Tüzük Değişikliklerinin Görüşülmesi
10. Eleştiriler
11. Organların Seçimi
12. Dilekler
13. Kapanış

15 Mayıs 2015 Cuma

KARİKATÜRÜMÜZÜN DUAYEN USTASI BEDRİ KORAMAN EVİNDE GEÇİRDİĞİ KAZA SONRASINDA HASTANEDE MÜŞAHADE ALTINDA...

Karikatürümüzün duayen ustalarından Bedri Koraman geçen yıl sonlarında zaten ciddi sağlık sorunları yaşamıştı. Bedri Koraman usta 2 gün önce de evinde dengesini kaybederek düştü ve geçirdiği kaza sonucunda başını çarparak yaralandı. Bodrum'da Torba Mahallesinde yaşayan Bedri Koraman ambülansla acilen hastaneye kaldırıldı ve müşahade altına alındı. Koraman'ın doktoru Beyin Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Abdullah Servet; "Gerekli beyin tetkiklerini yaptık. Herhangi bir kırık yok. Beyin ödemi nedeniyle yatırdık. Tedavisine devam ediyoruz. Genel durumu iyi. Şu anda hayati tehlikesi yok" dedi. Karikatürümüzün büyük ustalarından sevgili Bedri Koraman ağabeye bu talihsiz kazadan ötürü MİZAHHABER olarak geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, ona sağlıklı günler ve acil şifalar diliyoruz... 

Cihan Demirci-MİZAHHABER

10 Mayıs 2015 Pazar

ÖLÜMÜNÜN 40. YILINDA YÜZÜMÜZÜ GÜLDÜRMÜŞ BİR OYUNCUYU; NECDET TOSUN'U SEVGİYLE ANIYORUZ...

Yaşamı boyunca yüzümüzü güldürmüş sevgili Zeki Alasya'nın toprağa verildiği 10 Mayıs tarihi bir başka unutulmaz komedi oyuncusunun, Necdet Tosun'un ölüm yıldönümüdür... Üstelik o henüz 49 yaşındayken, çok erken bir yaşta veda etmiştir dünyaya... 1926 Balıkesir doğumlu Necdet Tosun, 10 Mayıs 1975'te erkenden veda etmişti dünyaya... Necdet Tosun'u çocuk yaşta tanıma olanağını bulmuştum. Henüz ilkokula giden bir çocuktum, Necdet Tosun babamın av arkadaşıydı... Babam Kenan Demirci, Necdet Tosun'la birlikte bir kaç kez boğazda balık tutmaya ve bir kaç kez de Trakya taraflarına avlanmaya gitmişlerdi. Bir lisede Edebiyat öğretmeni olan babam da Necdet amca gibi kilolu ve midesine düşkün biriydi. Balık tutmayı başarıyorlardı başarmasına ama ava gidişlerini ve dönüşlerindeki matrak anları hiç unutmam... İki kişi ava gidiyorlardı ama arabanın bagajına bir kaç kangal sucuk, epeyce et ve bir sürü yiyecekle, ekmekler konuluyor, ava gitme adı altında altında belli ki kendilerine iyi bir ziyafet çekiyorlardı. Sonra da büyük olasılıkla kendi vurmadıkları bir kaç keklikle avdan dönüyorlardı. Bir kaç kez yaşanan ve ailece bizi gülümseten bu olaydan bir iki yıl sonra ne yazık ki Necdet Tosun'un çok erken bir yaşta ölüm haberini almıştık. O bizim çocukluk dönemimizin sevimli, komedyeniydi. Adeta ailemizin komiğiydi... Filmlerde de genellikle köşkün ya da konağın aşçısı olarak çıkardı karşımıza... 400'e yakın filmde oynayan Necdet Tosun gerçek bir Yeşilçam emekçisiydi. Henüz 49 yaşında, Almanyadayken geçirdiği bir trafik kazası sonrasında ülkeye getirilmiş ve 13 gün sonra yaşama veda etmişti. İki oğlu da onun gibi oyuncu oldular. Bunlardan Gürdal Tosun da çok erken bir yaşta hayata veda etti. Tosun soyadını uzun yıllardır diğer oğlu Erdal Tosun yaşatıyor... Tam 40 yıl önce yitirdiğimiz, adını da artık pek anmadığımız sevgili Necdet Tosun'u çocuk yaşta tanıma şansını bulduğum için kendimi şanslı sayarım, aynı şekilde Hulusi Kentmen'i de babam sayesinde tanımıştım. Zira babamın Yeşilçam sokağında film makinesi tamiriyle uğraşan Murat Kun adında ilginç bir arkadaşı vardı, Murat amca sayesinde hem siyah-beyaz Türk filmlerini izleyerek büyüdüm hem de bu oyunculardan bir kaçı ile tanışma şansım oldu... Zeki Alasya'nın toprağa düştüğü bir günde, 40 yıl önce dünyaya veda etmiş Necdet Tosun'u sevgiyle anıyorum... Ruhu şad olsun... 

Cihan Demirci-MİZAHHABER

EDEBİYATIMIZIN 100.YAŞINDAKİ BÜYÜK USTASI HALDUN TANER KADIKÖY TARİH EDEBİYAT SANAT KÜTÜPHANESİ, TESAK'DA ANILDI...


MİZAHHABER - Edebiyatımızın 1915 doğumlu büyük ustası Haldun Taner, 100. yaşında, 9 Mayıs 2015 Cumartesi günü, Kadıköy'de bulunan Kadıköy Belediyesinin Tarih Edebiyat Sanat Kütüphanesi, kısa ismiyle TESAK'da anıldı... Ilgın Sönmez moderatörlüğündeki anma söyleşisine; Prof. Dr. Handan İnci, tiyatro eleştirmeni-gazeteci Hayati Asılyazıcı, 2014 Haldun Taner Öykü Ödüllü yazar Berna Durmaz, mizah yazarı-karikatürcü ve mizah tarihi araştırmacısı Cihan Demirci konuşmacı olarak katıldılar.


Sevgili eşi Demet Taner'in ve 2015 yılı Haldun Taner Öykü ödülünü kazanan Hande Gündüz'ün, yazar Hikmet Altınkaynak'ın ve kütüphane salonunu dolduran edebiyatseverlerin ilgiyle izlediği anma söyleşisinin programda daha önce ilan edilen konuşmacılarından Dikmen Gürün'ün son anda bir mazereti nedeniyle söyleşiye katılamayınca bu anma söyleşisinde onun yerini tiyatro eleştirmeni Hayati Asılyazıcı aldı. 

Soldan sağa: Hayati Asılyazıcı, Handan İnci, Ilgın Sönmez, Berna Durmaz ve Cihan Demirci...

Ilgın Sönmez ilk sözü, Prof. Dr. Handan İnci'ye verdi. Handan İnci, "Haldun Taner öykücülüğünün Ana Başlıkları" başlığı altındaki konuşmasında Haldun Taner'in öykücülüğünü ve öykülerindeki üslubunu anlattı, Haldun Taner'in öykü kitaplarından, öykülerindeki dilin zenginliğinden bahsetti. Handan İnci'nin konuşmasından bazı küçük notlar: "40'lar ve 50'lerde; bir yandan toplumcular, bir yandan da vâroluşçular var. Haldun Taner, bambaşka bir kulvara açılıyor bu ortamda: Çok ince bir mizahla/ironiyle yazıyor. Küçük görmeyen, kalabalıkları küçümsemeyen bir mizah bu... Füsun Akatlı'nın dediği gibi; "yazınsallaşmış mizah."  



Handan İnci'nin konuşması sırasında değindiği bazı noktalar:  "Haldun Taner'in öyküsü, yazılan değil, anlatılan bir öyküdür.  Ona göre hikayenin temel özellikleri şunlardır:  İyi bir atmosferi olmalı. İçten, samimi ve sıcak olmalı (yapay olana tahammül edemez. Soyut anlamı sevmez; fazla baskın olmamalı, Yazar, tecrübeli olmalı; hayatı bilmeli, Toplumsal hassasiyet elbette olmalı; fakat yazar bunlara bir politikacı, propagandacı gibi değil; edebiyatçı olmasının bilinciyle yaklaşmalı. Hikayenin kendi polifonisi (çoksesliliği) içinde gösterip, edebiyattan ödün vermemeli. Onun hikayeleri, yöntem olarak toplumcu bir edebiyat değildi elbette; ama konusu itibarıyla, toplumun içinden seslenirdi. Hikayesi; doğallığa, sadeliğe övgü olan Taner, 'yerel olmadan evrensel olunamayacağının' da bilinciyle yazardı. Üslupta doğallığı, sadeliği tercih etmesinden olacak; Ahmet Rasim'i çok severdi. Onun için, "Çok söyleyeceği olan insanların telaşıyla, ıkınıp sıkılmadan yazardı." demiştir." 


Daha sonra söz alan Hayati Asılyazıcı da Haldun Taner'i bizzat tanımış olmasından yola çıkarak, Haldun Taner'in eserlerinden, tiyatro oyunlarındaki özellikle de kabarelerdeki eşşiz, benzersiz yazarlığından ve yazarlığının gücünden bahsetti. Şehir Tiyatrolarında görev yaptığı dönemde Haldun Taner'in en önemli oyunlarından biri olan "Sersem Kocanın Kurnaz Karısı"nda Münir Özkul'un da oynamasıyla oyunun o zamana dek görülmemiş derecede müthiş bir ilgi gördüğünü anlattı. Onun sadece oyunlarından, öykülerinden değil gazete yazılarından çok etkilendiğini, çok beslendiğini, o yazılardan çok şeyler öğrendiğini aktardı. 


"Haldun Taner'in Mizahı" başlığı altında konuşan Cihan Demirci ise konuşmasında Haldun Taner'in mizah anlayışını bizzat onun cümlelerinden, röportajlarından alıntılar yaparak izleyicileri aktardı, Haldun Taner'in mizahında var olan ince ironiden, samimi ve içten tavırdan bahseden Demirci, onun gerçek bir entelektüel olmasına rağmen asla halktan kopmadan, özentiye yer vermeden tam anlamıyla halkı yakalayan, popüler ama nitelikli bir mizah yaptığını söyleyip hayatından izler aktardı. Haldun Taner'in aslında yazar olmayı planlamadan yazar olduğuna da değinen Demirci, şöyle konuştu: "5 yaşındayken babasını kaybediyor, Galatasaray Sultanisine parasız bursla giriyor, ardından devlet onu Almanya'ya Heidelberg Üniversitesine gönderiyor. Tam 2. Dünya Savaşı yılları ve Epik Tiyatroyu Almanya'da kuran Bertolt Brecht'in ortaya çıktığı dönemler, Haldun Taner de Brecht'ten ciddi anlamda etkileniyor. Ancak tüberküloz oluyor ve üniversiteyi bitiremeden oradan ülkeye dönüp 4 yıl boyunca tedavi görüyor, yazarlığı bu tedavi sonrasında başlıyor..."


Tam bu söyleşi öncesinde yitirdiğimiz Zeki Alasya'yı da anan Cihan Demirci, Zeki Alasya'nın da 1967 yılında Haldun Taner'in öncülüğünde Devekuşu Kabare'nin kurulmasıyla, Haldun Taner sayesinde "Zeki Alasya" olduğunu, hatta Zeki Alasya ile yıllar önce 2002 yılında Saraçhane'deki Karikatür ve Mizah Müzesinde gerçekleştirdiği bir söyleşide, Zeki Alasya'nın bu noktaya gelmesinde Haldun Taner'in çok büyük pay sahibi olduğunu söylediğini aktardı.

Son olarak söz alan 2014 Haldun Taner Öykü Ödülü sahibi Berna Durmaz da Haldun Taner'i öykücülüğünün, yazarlığının dışında da "insan" duruşuyla çok sevdiğini, kendisine çok yakın ve çok içten bulduğunu, onu yakından tanıyamamış bir kuşağın insanı olmanın üzüntüsünü yaşadığını belirtti. İzleyicilerden gelen sorularla bu keyifli söyleşi sona ermiş oldu. Kadıköylüler yıllardır "Haldun Taner'in önünde buluşalım" derler, tıpkı "Boğa'nın orda buluşmak" gibi, Haldun Taner'in adını taşıyan tiyatronun önünde buluşulur, 9 Mayıs Cumartesi günü, bu kez önünde değil bizzat Haldun Taner için buluşmuş oldular... Edebiyatımızın; üretken, öncü, yapmacıksız, yalın, samimi ve müthiş bir tevazu sahibi büyük ustası Haldun Taner'i 100. yaşında sevgi ve saygıyla bir kez daha anıyoruz...

(FOTOĞRAFLAR için Çetin Tokay arkadaşımıza teşekkür ederiz...)


ÇİZERLERDEN ZEKİ ALASYA ANISINA PORTRELER...


CİHAN DEMİRCİ


HALİT KURTULMUŞ AYTOSLU

ATAY SÖZER

VAHİT AKÇA


MURAT ALPAY
AKDAĞ SAYDUT