30 Ekim 2009 Cuma

CİHAN DEMİRCİ
YAZIYOR...
SERDAR
TURGUT BU,
AMA 'MİZAH'
BU DEĞİL!

Yazılı medyada yıllar önce yaşanan fay kırılmasının ortaya çıkardığı figürlerden biridir aslında Serdar Turgut. Yazdıklarına bakıldığında Kuzey Penis-ilvanya fay hattındaki ani bir kırılma sonucu ortaya çıktığını sanıyorum!..

Charles Bukowski’nin kötü bir kopyası olmasının ötesinde derme-çakma Woody Allen’lığa da soyunan ama bunu becerecek mizahi donanıma ve altyapıya da sahip olmayan Serdar bey, yıllardır “o penis senin, bu penis benim” türünde zaman zaman mide bulandıran, zaman zaman ucuz mizah kırıntıları bulaşmış abuk yazılar yazıyor. Bunlara mizah diyor, olmuyor kara mizah diyor. Aslında bir psikiyatrist koltuğunda uzanarak söyleyeceği şeyleri insanlara yıllardır köşe yazısı diye gayet güzel yediriyor.

Bu zat zamanında Hürriyet’te palazlandı ve servise sokuldu. Giderek öylesine hak etmediği noktalara getirildi ki; Akşam’da bir ara genel yayın yönetmenliği bile yaptı. Medyada hakim olan figürlerin çoğu bu zatı traktör lastiği gibi pompaladı. İşin acı yanı her yazdığı mizah sanıldı. Onun yazdıklarını mizahın absürd özgürlük alanında gören, adeta kara mizah şaheseri sanan destekçisi köşe yazarları onun azgınlaşma sürecine kalemleriyle sonuna dek destek verdiler. Ne de olsa onlar da mizahın zaten epeydir talan edilmiş alanına kalemleriyle hoyratça dalmışlardı bir kere.

Serdar bey, mizahın ne denli ince zeka gerektiren bir iş olduğunun farkında bile olmayan ama medyanın nerdeyse tamamına hakim bir kesim tarafından alkışlanınca da doğal olarak dizginlenemez bir şımarıklık içine girdi. Santimetre hesaplarına pek meraklıydı ama an geldi çaptan düşme hesabını da iyi yapamadı. Son olarak şarkıcı Rojin’i “Dağa kaldırıp seks kölesi yapmak istediğini” yazdı. Tepki görünce özür diledi ama özür yazısında da aslında aynı üsluba devam etti.

30 yıldır hem mizah yazarı hem de karikatürcü olarak hayatının tamamını mizaha adamış, sadece mizah üreterek yaşayan, geçinmeye çalışan, şu ana dek üçyüzbinden fazla satmış 38 kitap yayınlamış, mizaha uzun yıllardır teorisiyle-pratiğiyle-tarihiyle meraklı bir mizahçı olarak benim asıl üzüldüğüm, kızdığım Serdar Turgut’un bu yazdıklarına “mizah” denmesi. Ne kara, ne absürd… Mizah bu değil dostlar. Bu eğer mizahsa bu tür bir mizahın ulaştığı nokta “Recep İvedik” mizahıyla aynı noktadır!.. Mizahın hası kendini beğenmişlikle, ukalalıkla atbaşı koşturmaz. Tam tersine bu işin doruk noktası kendi kendinle dalga geçebilmektir. Magandalığa övgü değil, eleştiri getirir mizahın hası. Sn. Turgut; eleştiri getirenlere “Mizahımı anlayacak kadar zeki değilsin” diyerek Amerikan kovboy kasabası kurnazlığıyla sıyrılamazsınız mizaha verdiğiniz zarardan…

Köşe yazarı herkesin adeta babadan mizahçı kesildiği, mizah dergilerinde bile mizah yazarlarından çok başka yazarların cirit attığı, gerçek mizah yazarlarının adeta geri dönüşüm kutusuna atıldığı bir ülkede yaşam sebebim olan can dostum mizahın bu denli hoyratça harcanmasına tepki gösteriyor ve diyorum ki;
“Ey Serdar Turgut, ne yaparsan yap, sorun senin sorunun ama şu yazdıklarına çıkıp da artık ‘mizah’ filan deme. Bu işler için mizahı kullanma. Mizah sizin aracı kurumunuz değil. Mizah bu denli sakil, bu denli grotesk ötesi olunca zaten tepemize çökmüş bulunan; ağır ol da molla desinler toplumuna yarıyor tüm bu yazılanlar. İslamcı bir faşizme kaymış olan bu akla ziyan toplumda giderek yok olmakta olan muhalif soluk alanımız, can dostumuz mizah zaten onu yok etme peşindeki güçlerden darbe üstüne darbe yiyor. Yeterince kan kaybetmiş, yaralanmış, hayat karşısında hiç olmadığı kadar geri düşmüş mizaha arada çıkıp iki tane de sen çakma artık!.. Yeter!.. Yani senin üslubunla demem o ki; Penisini al da git!..”